Avrupa'da Yaşayan Türk Çocuklarının Kültür Çatışması
Bir kültürde doğup büyümüş , ailelerin başka bir kültür içine girmesi kolay değildir.Türklerin öz kültürlerine güçlü bir bağlılık göstermesi Avrupa' da doğup büyüyen bir çocuk için sorun oluşturabiliyor.Aileler baskıcı bir tutum içine girebiliyorlar.İki dilli ve iki kültürlü yetişen çocuklar, hem ailesinin dil ve kültürünü hem de içinde yaşadığı toplumun dil ve kültürünü öğrenmesi gerekir.
Zaten bu çocuklarımızın kendi dil ve kültürlerini de öğrenerek, kimliklerini tam olarak tanımaları korumaları ve geliştirmeleri ayrı bir önem arz ediyor.Ayrıca psikolojik açıdan iki dünya iki kültür ve iki lisan arasında ikilemeye düşen çocuk, şüphesiz sorunlu bir kimlik geliştirebiliyor.Zaten çocuklarımızda küçüklükten itibaren buraya ait olmama , yabancı olma sanki Avrupalılardan düşük bir seviyeye sahip olma duygusu oluşuyor.Buna aynı zamanda Türkçe konuşması, çok sınırlı sayıda kelime ve bozuk bir gramer ile gerçekleşmesi bu sorunu daha da büyütebiliyor.Yaşadığı ülkenin dilini öğrense bile, ifade yeteneği fazla gelişemiyor.Bir de anne ve babaların onların her hareketini kontrol etme isteği durumu daha da zorlaştırıyor.
Tabii ki Avrupa' da geleneksel aile değerlerini sürdüren aileler olduğu gibi, Batı' nın liberal aile değerlerine benzerlik gösteren aileler de vardır.Öz kültürleri ve göç ettikleri kültür arasındaki farkın fazla olması kuşaklar arasındaki durumu daha da zorlaştırıyor.Ancak öz kültürel değerlerinde aile bağlarına verilen önem destekleniyorsa kuşaklar arasında uyum sağlanabilir.
Ayrıca ailesinde temel din eğitimini aldı ise yine de bu çelişki var oluyor ama bu genç zor da olsa bir yolunu bulup, bu toplumda yaşamasını beceriyor.
Çocuklarımızin Avrupada yaşayarak da Türk dili ve kültürünü beslemelerine yardımcı olmalıyız.Yoksa kendi öz kültürlerini kaybetme tehlikesine göz yummuş oluruz.Çocuklarımızin Avrupa' da yaşaması evrensel değerleri özümsemesi artı bir değerdir.Çünkü en az iki dil bilen, geniş dünya görüşüne sahip, kişilikli , öz güvenli bireyler olarak yetismeléri çok önemli.Bütün bu olumlu değerlendirme sonucunda bile şahıs Avrupa-' da doğup büyüse, üniversite eğitimini tamamlamış olsa bile, yine Türkiye'de doğup büyümüş gençlere göre öz güven sorunu yaşayabiliyor.
Tabii ki bu durum Türkiye de doğup büyüyen , eğitim gören çocuklar için daha farklı.Kendi topraklarında yaşamanın, çalışmanın ayrı bir avantajını yaşıyorlar.Buna aynı zamanda akrabalarıyla yaşamanın , sevgi ortamı ıçinde büyümelerine, daha kişilikli bireyler olmasına vesile oluyor.Ama bu durum Avrupa'da doğup büyüyen çocuklar için geçerli değildir.Onlar anavatan, akrabalarından uzak yaşamanın acısını yaşıyorlar.İşte bu sorunun çözümünde ailelere, öğretmenlere, sivil toplum kuruluşlarına da önemli görevler düşmektedir.Gençlerimiz ancak böyle yararlı bireyler olarak yetiştirebiliriz .