KİŞİLİĞİNİZ NE KADAR OTURMUSSA, KENDİNİZİ BAŞKALARINA KANITLAMA İSTEĞİNİZ O KADAR AZALIR
İnsanın hayatında bir dönem vardır; sürekli anlatır, durmadan açıklar ve çevresindekilerin gözünde “doğru” görünmek için çabalar. Onay görmek, takdir edilmek, kabul edilmek… Bunların hepsi bir ihtiyaç gibi gelir. Sanki değerimiz, başkalarının söylediği cümlelere bağlıdır gibi düşünürüz.
Fakat zamanla, yaşanmışlıklar ve deneyimler biriktikçe şu gerçek yavaşça yerini bulur:
Asıl huzur, kendini başkasına kanıtlamaya çalışmadığında gelir.
Kişiliğimiz olgunlaştıkça, kelimelerimiz azalır.
Daha az konuşur, daha çok gözlemleriz.
Çünkü biliriz ki, kendini anlatmak isteyen insan konuşur; kendini bilen ise susar.
Başkalarına kendimizi ispatlama çabası, çoğu zaman kendi içimizdeki güvensizliğin sesidir. Dışarıdan gelecek bir onay, içimizdeki boşluğu dolduracak sanırız. Oysa bir süre sonra fark ederiz:
Kendini yeterli görmeyene, dünyanın onayı yetmezmiş.
Bir gün gelir, sessiz bir kabulleniş yerleşir içimize.
Artık herkesin sizi anlaması gerektiğini düşünmezsiniz.
Bazı insanların sizi yanlış anlamasına izin verirsiniz.
Bu, vazgeçiş değil; olgunluktur.
Kendinizi ispatlama ihtiyacının bittiği yerde, gerçek özgürlük başlar.
Çünkü artık başkalarının gözünde kim olduğunuz değil, kendi gözünüzde kim olduğunuz önemlidir.
Ve işin en güzel yanı şu ki:
Kendi değerine inanan insanın sesini yükseltmesine gerek kalmaz.
Çünkü gerçek Güç insanın içinde ve kendisidir.
Sevgilerimle..










































Yorum Yazın
Facebook Yorum