MENU
  • BK TEKNOLOJI
  • Türkiye Seçime Özel 2023
  • BELCIKA SIYASET ARENASI
  • TaXiBXL
  • SERAP'IN LEZZET SOFRASI
  • FOTO HABER
  • BRUXELLES KORNER BASIM 2016
  • BRUXELLES KORNER 2017 BASIM
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • İLETİŞİM
  • Foto Galeri
  • Web TV
  • Yazarlar
  • Anketler
  • Nöbetçi Eczaneler
  • Firma Rehberi
BRUXELLES KORNER BLOG COPYRIGHT 2015-2025
DOLAR16.7682
EURO18.0052
GR ALTIN998.07
ÇEYREK1642.4
Afyonkarahisar
BRUXELLES KORNER BLOG COPYRIGHT 2015-2025
BRUXELLES KORNER BLOG COPYRIGHT 2015-2025
  • GUNDEM
  • ORTA ASYA
  • HABER TÜRKIYE
  • BRUXELLES KORNER PROGRAMLARI
  • SAGLIK
  • KÜLTÜR SANAT & SPOR
  • BIYOGRAFI
Kapat

Türkiye dinsizleşiyor (mu)?

Ana SayfaYazarlarBülent Güven
11 Temmuz, 2025, Cuma 20:10
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
LOGO KAD

Türkiye dinsizleşiyor (mu)?

Dr. Bülent Güven 

Dr. Bülent Güven Siyaset Bilimci 

Perşembe 10 Temmuz 2025 

 

Fotoğraf: Politika Akademisi

Türkiye henüz dinsizleşmedi, ancak Türkiye'de din ve inançla ilgili bazı sıkıntıların olduğu, gözlem yapan herkesin dikkatini çekebilecek bir gerçek.

KONDA Araştırma'nın yaptığı ve Türkiye'deki dindarlık eğilimlerini ele alan ankette, son 16 yılda inanç konusunda dikkat çekici değişimler yaşandığı ortaya konuldu.

Geniş kapsamlı olarak yapılan araştırmaya göre, kendisini "dindar" olarak tanımlayanların oranı 2008'de yüzde 55 iken, 2025'te bu oran yüzde 46'ya gerilemiş.

Buna karşılık, "ateist ve inançsız" bireylerin oranı yüzde 2'den yüzde 8'e yükselmiş.

 

KONDA dışında başka araştırma şirketlerinin de yaptığı çalışmalar, Türkiye'de dindarlık konusunda bir gerilemenin yaşandığını teyit ediyor.

Aslında araştırmaların dışında da herhangi bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ya da Türkiye'yi düzenli ziyaret eden bir yabancı, çevresinde bu konuyla ilgili bir gözlem yaptığında, araştırma şirketlerinin vardığı sonuçları gözlemlemesi pekâlâ mümkün.

10-15 yıl önce, nüfusunun "yüzde 99'unun Müslüman" olduğu iddia edilen bir toplumda nasıl oluyor da birden inançsızların oranı yüzde 8'e, dindarların oranı da yüzde 46'ya geriliyor?

Toplumdaki bu sekülerleşme gündeme geldiğinde, suç genellikle AK Parti hükümetine ve bu iktidar döneminde daha görünür hale gelen dini cemaatlerin tutum ve davranışlarına yüklenir.

Şüphesiz, AK Parti'nin ve cemaatlerin yaptığı hataların bu sürecin oluşumunda payı vardır.

Ancak bu bakış açısı, sosyolojik dinamikleri göz ardı eden yüzeysel bir yaklaşımdır.

Türkiye'deki sekülerleşmenin veya dinden uzaklaşmanın temel dinamiğini, 1980'lerden itibaren yaşanan hızlı şehirleşmede ve bu dönemden itibaren Türkiye'nin temel ekonomik paradigması haline gelen neoliberal politikalarda aramak gerekir.

1980 yılında yüzde 20'lerde olan şehirleşme oranı, 2024 yılı itibariyle il ve ilçe nüfuslarıyla birlikte yüzde 93'ü aşmış durumda.

1980'de, Turgut Özal tarafından "24 Ocak Kararları" olarak bilinen neoliberal ekonomik model uygulamaya konulmadan önce Türkiye'nin ekonomik modeli, yarı devletçi, ithal ikameci ve dışa kapalı bir modeldi.

24 Ocak Kararları ile birlikte, Türkiye'de özelleştirmelerle devletçilik ortadan kaldırıldı, ihracat desteklendi ve dışa açık bir ekonomik model hayata geçirildi.

Şehirleşmenin ve dışa açık ekonomik modelin topluma yansıması; bireyselleşme, köyden kente göç ve dünyayla entegrasyon şeklinde oldu.

Bu durum, hem toplumda var olan değer yargılarının hem insan ilişkilerinin hem de eski toplumsal yapıların çözülmesine ve yerlerine bazen yeni yapıların ikame edilmesine, bazen de boşlukların oluşmasına yol açtı.

Bu yeni toplumsal gerçekliğin, dini inançlara ve bu inançlardan doğan toplumsal yapılara yansımasını, bir "değer erozyonu" olarak tanımlamak mümkün.

Şehirde yaşayan, hafta içi her gün çalışan, bir apartman dairesinde oturan bir insanın doğal olarak cemiyet ve cemaat hayatından uzaklaşması veya kopması; o cemiyetin ve cemaatin değerlerine yabancılaşmasına neden oluyor.

Bu yeni neoliberal ortam ve şehir hayatı, dindar ya da muhafazakâr bir insanın muhafaza etmek istediği değerleri aşındırarak, kişiyi geldiği köklerden koparan bir sürece yol açıyor.

Bu durum; evlilik ve boşanma oranlarından, toplumsal dayanışmaya ve akrabalık ilişkilerine kadar birçok alanda kendini gösterebiliyor.


1980'lerden sonra Batı'da ne oldu?

1980'lerden sonra benzer ekonomik modelleri uygulayan ABD, İngiltere ve Almanya gibi ülkeler, Türkiye'nin bugün karşılaştığı durumla çok daha önce yüzleşmişti.

İlginç olan, 1980'lerde bu ülkelerde de iktidarların muhafazakâr partilerin elinde olmasıydı.

Bu partiler, seçim kampanyalarında ahlaki ve dini değerlere vurgu yaparak iktidara gelmişlerdi.

Örneğin, Almanya'da 1983 yılında yapılan seçimlerde Hristiyan Demokrat Parti'nin başbakan adayı Helmut Kohl'ün seçim sloganı "Manevî ve ahlaki dönüşüm" (Geistige und moralische Wende) idi.

Ancak böyle bir söylemle iktidara gelen Helmut Kohl'ün 16 yıllık başbakanlık döneminin sonunda Almanya'da boşanma oranları iki katına çıktı, dindarlık azaldı ve eşcinsellik toplumda daha meşru hale geldi.

Ayrıca, Kohl'ün uyguladığı neoliberal politikaların yol açtığı toplumsal değer dönüşümü, onun ardından özünde seküler olan Sosyal Demokratların iktidara gelmesinin önünü açtı.

Benzer süreçler, başta ABD ve İngiltere olmak üzere aynı neoliberal modeli benimseyen diğer Batılı ülkelerde de yaşandı.

Bu sekülerleşmeyle birlikte toplumsal dönüşümü rakamlar üzerinden de görmek mümkün.

Örneğin, 1980'lerde ABD gibi aslında dindar Protestanlar tarafından kurulmuş bir ülkede, pazar günleri kiliseye gidenlerin oranı yüzde 40'ların üzerindeyken, günümüzde bu oran yüzde 20'lere düşmüş durumda.

Almanya ve İngiltere gibi ülkelerde ise bu oran yüzde 5–6'lara kadar gerilemiş.

Benzer bir yükseliş de "Nones" olarak adlandırılan, herhangi bir dine mensup olmadığını beyan eden kişilerde görülüyor.

1980'lerde bu gruba dahil olanların oranı yüzde 1-3 civarındayken, günümüzde bu oran yüzde 20'leri aşmış durumda.

Yukarıda belirtildiği gibi, neoliberal politikaların sonucu olarak bireyselleşen ve şehirleşen toplumlarda sekülerleşme ve inançsızlık artıyor.

KONDA'nın araştırması da -her ne kadar biraz gecikmeli olsa da Türkiye'deki dinî yapıdaki bu dönüşümün, Batılı ülkelerde yaşananların bir benzeri olduğunu ortaya koyuyor.

Yani, benzer toplumsal süreçler, benzer sonuçları doğuruyor.


Peki, bu sürece karşı rahatsızlık duyanlar ne yapmalı?

İnançsızlık sürecinin gelişmesinden rahatsız olan kesimler, cemaatler ya da ilgili devlet kurumları ne yapmalı?

Yoksa aslında bir Cumhuriyet projesi olan bu sekülerleşme sürecinden rahatsız olmadan, onun ilerlemesini mi desteklemeli?

Öncelikle, inançlı bir insanın bu süreçten rahatsız olması doğal.

Bugünkü hükümetin de bu süreçten memnun olduğunu söylemek, hakkaniyetli bir yaklaşım olmaz.

Dolayısıyla, bu süreçten rahatsızlık duyanların bir şeyler yapması gerektiği ortada.

Yorum Yazın

Facebook Yorum

Bülent Güven

    iletişime geç

    Bülent Güven

    Köşe Yazarları
    Sait Kose
    Sait Kose AĞUSTOS'A VEDA EDERKEN
    Kadir Duran French
    Kadir Duran French Quand le facilitateur ferme les portes avant de les ouvrir
    Gulten Abaci
    Gulten Abaci ÖZ SAYGINIZI KORUMANIN EN SAĞLAM ANAHTARI HAYIR DİYEBİLMEKTİR....
    Tonyukuk Boran (Uluslararası Stratejist)
    Tonyukuk Boran (Uluslararası Stratejist) TÜRKİYE İSRAİL SAVAŞI-1 SAVAŞIN HEDEFLERİ
    Muhammad Ali Pasha
    Muhammad Ali Pasha His Excellency Atadjan Movlamov Highlights Deepening Turkmenistan–Pakistan Ties in Exclusive Interview
    Hammad Hassan
    Hammad Hassan The Currency of Sacrifice
    Derya Soysal
    Derya Soysal A Path Forward: The Third UN Conference on LLDCs (5–8 August 2025, Awaza, Turkmenistan) 
    Nerkiz Sahin
    Nerkiz Sahin Kelime Zenginliği 
    Bülent Güven
    Bülent Güven Türkiye dinsizleşiyor (mu)?
    Dr. Güngör Gökdağ
    Dr. Güngör Gökdağ Arap Dünyası İran-İsrail Savaşında Neden Sessiz?
    Prof Dr Ali Vural Cengiz Arizona GCU Öğretim Üyesi
    Prof Dr Ali Vural Cengiz Arizona GCU Öğretim Üyesi İsrail-İran Savaşındaki Büyük Resim
    FİKRİYE AYRANCI KEPER
    FİKRİYE AYRANCI KEPER Bayramlar Vardı Bir Zamanlar…
    Kadir Duran
    Kadir Duran Faiz İllüzyonu: 25 Yıllık Ekonomik Gerilemenin Özeti
    Ferda (Boz) Güneri
    Ferda (Boz) Güneri ELA : “BABAMI İSTİYORUM!”
    Yüksel Çilingir
    Yüksel Çilingir Flowing through place and memory
    Ahmet Urfali
    Ahmet Urfali "23 NİSAN'IN ANLAMI VE TARİHİ BOYUTU” KONULU KONFERANS
    Ayla Coşkun Ceren
    Ayla Coşkun Ceren Dünyadan Göçmek
    TAYFUN ANIL ( BRUXELLES AVUKAT )
    TAYFUN ANIL ( BRUXELLES AVUKAT ) Belçika hükümeti (tarafından önerilen yeni vergi reformu, çalışanlar ve sıradan vatandaşlar için aşağıdaki önemli değişiklikleri içermektedir
    Duran Kadir
    Duran Kadir Biliyor muydunuz? Henry "Box" Brown kimdir ?
    Dr. Bedri ŞAHİN Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni
    Dr. Bedri ŞAHİN Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni Dr. Bedri Şahin ile Almanya Seçimleri Röportajı
    FIKRET AYDEMIR
    FIKRET AYDEMIR AB “ticaret savaşı”na hazır
    KARMA YAZARLAR KÖŞESİ
    KARMA YAZARLAR KÖŞESİ Hakiki Kabakçı : EMİRDAĞ’LIYIM BEN DEME
    NASREDDİN HOCA FIKRALARI
    NASREDDİN HOCA FIKRALARI 5 YENI NASREDDİN HOCA FIKRALARI
    T.C Huseyin Avni Gelendost
    T.C Huseyin Avni Gelendost DOST BİRİKTİRİN..
    ERDOĞAN KAHYA
    ERDOĞAN KAHYA Turizmde Herşey Dahil Sistemi tartışılmalı
    Kamil Sayın
    Kamil Sayın Kamil Sayın'dan HAKİKİ KABAKÇI
    Avukat Mehmet Taş ( TR )
    Avukat Mehmet Taş ( TR ) T.C 'de kiralayan ve kiracı arasındaki ilişkiler
    Hüseyin Ekmekçi
    Hüseyin Ekmekçi İNİŞLE DÜŞÜŞ ARASINDA BİR AĞIT
    Zehra Özer
    Zehra Özer Yüreğime dokunmadı desem yalan olur...
    Ramazan Kurt
    Ramazan Kurt "Yabancı Kökenli Sahte Sosyalistler: Yeter Artık PS'in Sırtından İnin!"
    Serap Yenici
    Serap Yenici Kirmi Kir !
    Bahattin Gemici
    Bahattin Gemici ALMANYA SİYASETİNE AĞIRLIĞIMIZI KOYALIM
    Ansa Suoğlu
    Ansa Suoğlu "En kötü barış, en haklı savaştan daha iyidir." Cicero
    Murat Topoglu
    Murat Topoglu ORUÇ TUTMANIN SAĞLIĞA ETKİLERİ
    BELMA TEK
    BELMA TEK Kadın ve Gül
    Hakan Erzurumlu
    Hakan Erzurumlu Belçika için oturum ve çalışma izni ...
    Zekiye Dogan
    Zekiye Dogan BİR ERKEĞE DÖRT KADIN
    DOMINIQUE DESERRANO
    DOMINIQUE DESERRANO Brand Revenue in the Business-to-Business World:
    Bizi Takip Edin
    Facebook
    Twitter
    Instagram
    Youtube
    BRUXELLES KORNER BLOG COPYRIGHT 2015-2025
    KünyeGizlilik PolitikasıRSSSitemapSitene EkleArşivİletişim
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDINYOUTUBE

    © 2025 S-B-E Ltd | Yazılım: Onemsoft

    Haber GönderFirma Ekleİlan Ekle