MENU
  • BK TEKNOLOJI
  • Türkiye Seçime Özel 2023
  • BELCIKA SIYASET ARENASI
  • TaXiBXL
  • SERAP'IN LEZZET SOFRASI
  • FOTO HABER
  • BRUXELLES KORNER BASIM 2016
  • BRUXELLES KORNER 2017 BASIM
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • İLETİŞİM
  • Foto Galeri
  • Web TV
  • Yazarlar
  • Anketler
  • Nöbetçi Eczaneler
  • Firma Rehberi
BRUXELLES KORNER BLOG COPYRIGHT 2015-2025
DOLAR16.7682
EURO18.0052
GR ALTIN998.07
ÇEYREK1642.4
Afyonkarahisar
BRUXELLES KORNER BLOG COPYRIGHT 2015-2025
BRUXELLES KORNER BLOG COPYRIGHT 2015-2025
  • GUNDEM
  • ORTA ASYA
  • HABER
  • BRUXELLES KORNER PROGRAMLARI
  • SAGLIK
  • KÜLTÜR SANAT & SPOR
  • BIYOGRAFI
Kapat

Çocukluğumuzun Sıcak Sokak Oyunları:Mutluluğun Peşinde

Ana SayfaYazarlarFİKRİYE AYRANCI KEPER
01 Eylül, 2024, Pazar 16:29
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
LOGO KAD

Çocukluğumuzun Sıcak Sokak Oyunları:Mutluluğun Peşinde

 

Hadi gelin, hep birlikte zamanı durduralım ve çocukluk günlerimize geri dönelim. Bu satırları yazarken bile içim kıpır kıpır oluyor, yüreğim huzur doluyor. Ne güzel anılardı onlar. Çocukken sokakta oynadığımız oyunlar, hayatımızın en keyifli ve saf dönemleriydi. O zamanlar teknoloji bu kadar yaygın değildi; elimizde ne tablet vardı ne de cep telefonu, ama yine de saatlerce eğlenirdik. Sokaklar bizim oyun alanımız, arkadaşlarımız en iyi sırdaşlarımızdı. Şimdi dönüp baktığımda, o günlerde ne kadar da mutlu ve huzurlu olduğumuzu daha iyi anlıyorum. Belki de o zamanların saf, masum neşesini şimdi bulamıyorum.

Mesela okkel oynardık; avuçlarımızın içinde sakladığımız küçük taşlarla, dikkatlice belirlediğimiz daire içine taş atma oyunu. Herkes sırasını sabırsızlıkla bekler, en iyi atışı yapıp arkadaşlarını yenmek için uğraşırdı. O anlarda hepimiz, sanki büyük bir turnuvada yarışıyormuşuz gibi ciddiyetle oynardık. Aslında hepimiz küçük kahramanlardık. Her taş atışı, her zafer çığlığı, çocukluğumuzun ne kadar değerli ve anlamlı olduğunun bir kanıtıydı.

Yakar top ise bambaşka bir heyecandı. Topu elimize aldığımızda içimizde bir enerji dalgası hissederdik. Topu arkadaşlarımıza fırlatırken heyecanla bağırır, kaçarken kahkahalarla gülerdik. Her yakaladığımızda bir zafer kazanmış gibi sevinirdik. Oysa çocukken bir gülüş, bir kahkaha her şeyden daha değerliydi.

Çizgi oyunu oynarken kaldırım taşlarının üzerindeki o kocaman beyaz çizgilere basmamaya çalışırdık. Dengenin bir an bile kaybolmaması için uğraşırdık. O çizgiler arasında yürürken, sadece ayaklarımızı değil, hayatı da dengelemeye çalıştığımızın farkında değildik. Şimdi ise hayat daha karmaşık, o basit çizgilerden çok daha zor sınavlarla dolu. Ama belki de o oyunlar, hayatın dengesini bulmamız için bize küçük birer ders niteliğindeydi.

Kör ebe oyunu, gözlerimiz kapalıyken etrafta koşan arkadaşlarımızı yakalamaya çalıştığımız o tatlı telaştı. Şimdiki gibi gözlerimizi ekrana değil, hayatın içine kapatırdık. Herkesin farklı bir enerjisi, farklı bir heyecanı vardı. Ellerimizle havada arayışa çıkarken, içimizde bir an önce birine dokunmanın heyecanı vardı. Oysa o günlerde, bir arkadaşımıza dokunmak, onun varlığını hissetmek en büyük mutluluktu.

Uzun eşek oynarken sırayla arkadaşlarımızın sırtına atlayıp, dengeyi bozmamaya çalışırdık. Oyun, dayanışma ve güvenin sembolüydü. Şimdiki gibi bireysel başarılar peşinde değil, hep birlikte bir denge kurmaya çalışırdık. Birlikte güçlüydük, birlikte dengedeydik. Şimdi ise, sanki herkes kendi dünyasında, kendi dengesini bulmaya çalışıyor.

İstop oynadığımızda topu havaya atıp birinin adını söyler, o kişinin topu yakalamasını beklerdik. Topu yakalayamayanlar ise hızla kaçardı, çünkü topu elinde tutan kişi onu yakalayıp vurmak için peşlerinden koşardı. Bu basit oyunun ardında bile hayatın bir gerçeği vardı: Hızlı olmalısın, dikkatli olmalısın, bazen de kaçmalısın. Şimdi ise, kaçacak yer kalmadı gibi hissediyorum. Hayatın hızında kaybolmuş gibiyiz.

Yakalamaca oyunu, basit ama bir o kadar da eğlenceliydi. Koşar durur, bir yandan yakalanmamaya çalışırken bir yandan da arkadaşlarımızı yakalamaya çalışırdık. Nefes nefese kalana kadar koşar, yorulunca hep birlikte yere oturur ve bir sonraki oyuna geçerdik. O anlarda hayatın tüm yorgunluğunu atar, bir sonraki oyunda tekrar can bulurduk. Şimdi ise, nefes nefese kalmak yerine tükendiğimizi hissediyoruz. Belki de durup dinlenmeyi, o eski günlerdeki gibi bir anlığına soluklanmayı unuttuk.

Beş taş oynamak da bambaşka bir keyifti. Beş küçük taşın elden ele, havada uçuştuğu, dikkat ve ustalık gerektiren bu oyun, çocukluğumun en özel anılarından biriydi. O taşları havada çevirmek, birer birer toplamak, sanki dünyayı yönetmek gibi bir his verirdi bana. Elime aldığımda taşlar, sadece bir oyun aracı değil, aynı zamanda birer hazine gibiydi. Beş taşı, ne kadar iyi oynarsak, o kadar mutlu olurduk. Şimdi düşünüyorum da, o taşlar belki de hayatın küçük ama önemli parçalarını temsil ediyordu. Her bir taşı ustalıkla topladığımızda, sanki hayatın tüm zorluklarını da bir araya getirip kontrol altına alıyorduk. O günlerde beş taş oyunu, bana kendime güvenmeyi ve küçük başarılarla mutlu olmayı öğretti.

Dalya, heyecan dolu bir kaçma ve kovalamaca oyunuydu. Taşlar bir daire içinde üst üste dizilir, bir grup taşları devirip kaçarken diğer grup onları topla vurmaya çalışırdı. Kaçan grup, hem vurulmamak hem de taşları tekrar dizmek zorundaydı. Vurulan oyuncu oyundan çıkarken, topu havada yakalayanlar vurulmuş sayılmazdı. Kaçanlar, topu uzağa fırlatarak taşları dizmek için zaman kazanmaya çalışırdı. Dalya, hem hız hem de strateji gerektiren bir oyundu ve her seferinde büyük bir heyecan yaşatırdı. Şimdi ise, hayatın getirdiği yükler altında kaçarken, taşlarımızı tekrar nasıl dizmemiz gerektiğini bulmaya çalışıyoruz.

Kulaktan kulağa, söylenen bir cümlenin nasıl değişebileceğini bize öğretirdi. Bir kişi cümleyi fısıldar, diğerleri ise duyduklarını bir sonraki kişiye aktarmaya çalışırdı. Son kişiye ulaşan cümle ise genellikle bambaşka bir anlam kazanmış olurdu. Bu oyun bile aslında bize iletişimin ne kadar önemli olduğunu gösterirdi. Şimdi ise iletişimimiz, gerçek duygularımızı yansıtmaktan uzak. Belki de o günlerde öğrendiğimiz dürüst iletişim becerilerini tekrar hatırlamamız gerekiyor.

Ve tabii ki, kız arkadaşlarımızla evcilik oynardık. Oyuncak bebeklerimizi elimize alır, onlara anne rolü üstlenir, yemek yapar, onları uyuturduk. Hayal gücümüz sınırsızdı; bir bez parçasından elbise, bir kutudan ev yapardık. Bazen bir ağacın altı, bazen bir köşe başı bizim evimiz olurdu. Şimdi ise, gerçek hayatın sorumlulukları altında sıkışıp kaldık. O günlerdeki hayal gücümüz, belki de bugünün sorunlarını çözmek için ihtiyaç duyduğumuz şey.

O kadar kendimizi kaptırırdık ki oyuna, susar veya acıkırdık ama bu hisleri bile unuturduk. Ama bazen susuzluktan ya da açlıktan dayanamayacak hale gelirdik. İşte o zaman hepimizde bir endişe baş gösterirdi; ya eve gidersek ve annemiz bizi bir daha dışarı göndermezse? Bu korku içimizi sarardı. Çünkü eve bir kez girdik mi, annemizin bizi tekrar dışarı bırakmama ihtimali her zaman vardı. Bu yüzden çoğu zaman açlığa ve susuzluğa son ana kadar dayanmaya çalışır, oyunumuzun yarım kalmasından korkardık. Şimdi ise, dışarı çıkmak yerine evlere kapanmış durumdayız. Oysa o günlerde dışarıda olmanın, arkadaşlarla olmanın değeri her şeyden üstündü.

Bu oyunlar, sadece eğlence değil, aynı zamanda bizlere paylaşmayı, sabretmeyi, takım olmayı, hatta bazen kaybetmeyi ve tekrar denemeyi öğretti. O günlerin hatırası, bugün bile içimizi ısıtıyor. Teknolojinin olmadığı, sokakların güvenli, arkadaşlıkların ise en değerli olduğu o günlerde büyümüş olmak, ne büyük bir şans! Bizler, gerçekten mutlu çocuklarmışız. Şimdi ise, dışarı çıkmak yerine evlere kapanmış durumdayız. Oysa o günlerde dışarıda olmanın, arkadaşlarla olmanın değeri her şeyden üstündü.

Bu oyunlar, sadece eğlence değil, aynı zamanda bizlere paylaşmayı, sabretmeyi, takım olmayı, hatta bazen kaybetmeyi ve tekrar denemeyi öğretti. O günlerin hatırası, bugün bile içimizi ısıtıyor. Teknolojinin olmadığı, sokakların güvenli, arkadaşlıkların ise en değerli olduğu o günlerde büyümüş olmak, bizler için ne büyük bir şansmış.
Bizler, gerçekten mutlu çocuklarmışız. Şimdi ise, o masum ve saf günleri hatırlayıp içimizde bir yerlerde o eski günlerin sıcaklığını arıyoruz. Keşke zaman geri dönse ve o eski oyunların içinde, o eski sokaklarda bir kez daha kaybolsak.

O günlerin sıcaklığı, masumiyeti ve saf neşesi hepimizin yüreğinde bir yerlerde saklı kaldı. Belki de bu yüzden zaman zaman çocukluğumuzu hatırlamak, o sokak oyunlarının içinde kaybolmak istiyoruz. Çünkü orada, sadece oyun değil, gerçek mutluluğun peşinde koştuğumuzu biliyoruz. Geçmişe dönemesek de, o anıları içimizde yaşatarak, bugünümüzü biraz daha anlamlı ve huzurlu kılabiliriz. Ve belki de, yeniden o masum günlerin sıcaklığını buluruz.

Tüm okurlarıma huzurlu günler diliyorum.

Fikriye Ayrancı Keper
Belçika-Genk

Yorum Yazın

Facebook Yorum

FİKRİYE AYRANCI KEPER

    iletişime geç

    FİKRİYE AYRANCI KEPER

    Köşe Yazarları
    Dr. Güngör Gökdağ
    Dr. Güngör Gökdağ Kürtler ve Türkiye İttifakı
    FİKRİYE AYRANCI KEPER
    FİKRİYE AYRANCI KEPER Bayramlar Vardı Bir Zamanlar…
    Kadir Duran
    Kadir Duran Faiz İllüzyonu: 25 Yıllık Ekonomik Gerilemenin Özeti
    Bülent Güven
    Bülent Güven Kahve, değişim ve sosyoloji
    Kadir Duran French
    Kadir Duran French Saint-Josse : Quand le stationnement devient une raquette légale
    Ferda (Boz) Güneri
    Ferda (Boz) Güneri ELA : “BABAMI İSTİYORUM!”
    Gulten Abaci
    Gulten Abaci ÖZBEKİSTAN   SEMERKAND TAŞKENT  BUHARA,HİVE  VE KAZAKISTAN ALMATA. ATA ŞEHİRLERİM DE YENİDEN DOĞMAK
    Sait Kose
    Sait Kose NANKÖRLÜK ve İHANET
    Nerkiz Sahin
    Nerkiz Sahin 4 mevsim biz
    Yüksel Çilingir
    Yüksel Çilingir Flowing through place and memory
    Derya Soysal
    Derya Soysal Magtymguly Pyragy, poète turkmène à renommée mondiale
    Prof Dr Ali Vural Cengiz Arizona GCU Öğretim Üyesi
    Prof Dr Ali Vural Cengiz Arizona GCU Öğretim Üyesi CHP GENEL BAŞKANINI KADINLAR KORUSUN
    Tonyukuk Boran (Uluslararası Stratejist)
    Tonyukuk Boran (Uluslararası Stratejist) İRAN İSLAM CUMHURİYETİ’NİN ORTADOĞU’DAKİ ROLÜ
    Ahmet Urfali
    Ahmet Urfali "23 NİSAN'IN ANLAMI VE TARİHİ BOYUTU” KONULU KONFERANS
    Ayla Coşkun Ceren
    Ayla Coşkun Ceren Dünyadan Göçmek
    TAYFUN ANIL ( BRUXELLES AVUKAT )
    TAYFUN ANIL ( BRUXELLES AVUKAT ) Belçika hükümeti (tarafından önerilen yeni vergi reformu, çalışanlar ve sıradan vatandaşlar için aşağıdaki önemli değişiklikleri içermektedir
    Duran Kadir
    Duran Kadir Biliyor muydunuz? Henry "Box" Brown kimdir ?
    Dr. Bedri ŞAHİN Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni
    Dr. Bedri ŞAHİN Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni Dr. Bedri Şahin ile Almanya Seçimleri Röportajı
    FIKRET AYDEMIR
    FIKRET AYDEMIR AB “ticaret savaşı”na hazır
    KARMA YAZARLAR KÖŞESİ
    KARMA YAZARLAR KÖŞESİ Hakiki Kabakçı : EMİRDAĞ’LIYIM BEN DEME
    NASREDDİN HOCA FIKRALARI
    NASREDDİN HOCA FIKRALARI 5 YENI NASREDDİN HOCA FIKRALARI
    T.C Huseyin Avni Gelendost
    T.C Huseyin Avni Gelendost DOST BİRİKTİRİN..
    ERDOĞAN KAHYA
    ERDOĞAN KAHYA Turizmde Herşey Dahil Sistemi tartışılmalı
    Kamil Sayın
    Kamil Sayın Kamil Sayın'dan HAKİKİ KABAKÇI
    Avukat Mehmet Taş ( TR )
    Avukat Mehmet Taş ( TR ) T.C 'de kiralayan ve kiracı arasındaki ilişkiler
    Hüseyin Ekmekçi
    Hüseyin Ekmekçi İNİŞLE DÜŞÜŞ ARASINDA BİR AĞIT
    Zehra Özer
    Zehra Özer Yüreğime dokunmadı desem yalan olur...
    Ramazan Kurt
    Ramazan Kurt "Yabancı Kökenli Sahte Sosyalistler: Yeter Artık PS'in Sırtından İnin!"
    Serap Yenici
    Serap Yenici Kirmi Kir !
    Bahattin Gemici
    Bahattin Gemici ALMANYA SİYASETİNE AĞIRLIĞIMIZI KOYALIM
    Ansa Suoğlu
    Ansa Suoğlu "En kötü barış, en haklı savaştan daha iyidir." Cicero
    Murat Topoglu
    Murat Topoglu ORUÇ TUTMANIN SAĞLIĞA ETKİLERİ
    BELMA TEK
    BELMA TEK Kadın ve Gül
    Hakan Erzurumlu
    Hakan Erzurumlu Belçika için oturum ve çalışma izni ...
    Zekiye Dogan
    Zekiye Dogan BİR ERKEĞE DÖRT KADIN
    DOMINIQUE DESERRANO
    DOMINIQUE DESERRANO Brand Revenue in the Business-to-Business World:
    Bizi Takip Edin
    Facebook
    Twitter
    Instagram
    Youtube
    BRUXELLES KORNER BLOG COPYRIGHT 2015-2025
    KünyeGizlilik PolitikasıRSSSitemapSitene EkleArşivİletişim
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDINYOUTUBE

    © 2025 S-B-E Ltd | Yazılım: Onemsoft

    Haber GönderFirma Ekleİlan Ekle