MENU
  • BK TEKNOLOJI
  • Türkiye Seçime Özel 2023
  • BELCIKA SIYASET ARENASI
  • TaXiBXL
  • SERAP'IN LEZZET SOFRASI
  • FOTO HABER
  • BRUXELLES KORNER BASIM 2016
  • BRUXELLES KORNER 2017 BASIM
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • İLETİŞİM
  • Foto Galeri
  • Web TV
  • Yazarlar
  • Anketler
  • Nöbetçi Eczaneler
  • Firma Rehberi
BRUXELLES KORNER BLOG COPYRIGHT 2015-2025
DOLAR16.7682
EURO18.0052
GR ALTIN998.07
ÇEYREK1642.4
Afyonkarahisar
BRUXELLES KORNER BLOG COPYRIGHT 2015-2025
BRUXELLES KORNER BLOG COPYRIGHT 2015-2025
  • GUNDEM
  • ORTA ASYA
  • HABER
  • BRUXELLES KORNER PROGRAMLARI
  • SAGLIK
  • KÜLTÜR SANAT & SPOR
  • BIYOGRAFI
Kapat

BRICS, Davut Golyat'a karşı mı?

Ana SayfaYazarlarBülent Güven
28 Ağustos, 2023, Pazartesi 16:15
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
LOGO KAD

BRICS, Davut Golyat'a karşı mı?

Bülent Güven 

Bülent Güven Siyaset Bilimci 

 

 

Davud ve Golyat, Davud Calut'un kafasını keserken / Görsel: Wikipedia

Geçen günlerde 22 ile 24 Ağustos tarihleri arasında batı merkezli dünya düzenine alternatif bir arayış içinde olan BRICS ülkelerinin devlet başkanları, BRICS'in son üyesi olan Güney Afrika'nın ev sahipliğinde bu ülkede bir araya geldiler.

Zirve başlamadan aylar önce zirveye Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in katılıp katılmayacağı tartışıldı.

Bu tartışmanın gerekçesi ise Putin'in Ukrayna'da işlediği suçlardan dolayı 'Uluslararası Ceza Divanı' (ICC) tarafından hakkında tutuklama kararının çıkarılmış olmasıydı.

ICC üyesi olan Güney Afrika'nın Putin'in gelmesi durumunda hukuken kendisini tutuklaması gerekiyordu.

Putin'in yerine Sergey Lavrov'u göndermesi ve kendisinin de online olarak toplantıya katılması ile sorun şimdilik çözülmüş görünüyor.

 

BRICS'in kurulma fikri aslında kurucu ülkeler olan Rusya, Çin, Brezilya ve Hindistan'dan ve 2012 yılında gecikmeli olarak katılan Güney Afrika'dan gelmedi.

Fikri ilk ortaya atan bir yatırım bankası olan Goldman Sachs'ın baş ekonomisti Jim O'Neill idi.

O'Neill, 2001 yılında söz konusu ülkelerin büyük kalkınma potansiyeli içerdiğini ve yatırımcılar için kârlı ülkeler olduğunu belirterek bu ülkeleri uluslararası yatırımcılar için bir cazibe merkezi haline getirmişti.

Süreç içinde özellikle Rusya lideri Vladimir Putin'in inisiyatif alması ile 2009 yılında BRICS kuruldu.

Mevcut durumda BRICS'e üye ülkelerin toplam nüfusu 3,2 milyar civarında, bu rakam dünya nüfusunun yüzde 40'ına denk geliyor.

Ayrıca mevcut BRICS ülkelerinin dünya ekonomisi içindeki payları yüzde 25 civarında, yeni katılacak olan ülkelerle bu oran daha da artacak fakat bu payın yüzde 70'i Çin'e ait.

Jim O'Neill'ın öngördüğü kalkınmayı söz konusu ülkeler içinde sadece Çin gerçekleştirdi, diğer ülkeler öngörülen beklentinin altında kaldılar.

BRICS ülkeleri içinde hem ekonomik hem de siyasal olarak dominant ülke konumunda bu nedenle Çin gelmiş bulunuyor.

Çin'in ekonomik gücü BRICS'e üye olan diğer dört ülkenin toplam ekonomik gücünden daha fazla durumundadır.


BRICS ile ilgili bu temel veriler ışığında sorulması gereken soru; bu ülkelerin dünyada ABD liderliğinde, Japonya'nın da dahil olduğu bir hegemonik düzen varken neden yeni bir oluşuma gittikleridir.

Bir adım daha ileri gidilirse, mevcut durumda aslında ciddi anlamda kurumsal bir alt yapıya sahip olmayan BRICS'e 40'tan fazla farklı ülkenin üye olmak istediği ve bu ülkelerin Mısır, Endonezya, İran, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri gibi 23'ünde resmi olarak BRICS'e üyelik için başvuruda bulundukları da dikkate alınırsa BRICS'in dikkatli bir şekilde incelenmesini gerektirmektedir. Son zirvede bu ülkelerin altısının üyeliği kabul edildi.

Hâlihazırda BRICS'e üye olan ve üye olmak isteyen ülkeler kapsamlı olarak incelenirse, bu ülkeler arasında ne kültürel ne de ekonomik nedenlerden dolayı bir homojenlik bulunmamaktadır.

Bu ülkeler arasında Budist, Ortodoks Hristiyan ve Katolik Hristiyan gibi üyeler var, üye olmak isteyen ülkeler arasında Müslümanlar da bulunmaktadırlar.

Ayrıca ekonomik olarak da bu ülkeler arasında bir homojenlik yok, siyasal olarak da yok.

Rusya ve Çin gibi otoriter ülkeler de var, Hindistan ve Brezilya gibi demokratik ülkeler de.

Hatta birbiri ile ekonomik ve siyasi olarak Hindistan ve Çin gibi çekişme içinde olan ülkeler de bulunmaktadır.

Ayrıca bu ülkeler coğrafi olarak bir bölgeye kümelenmiş olmaktan ziyade tüm dünyaya dağılmış durumdadırlar.

Burada sorulması gereken soru şu: Bunca farklı ülkeyi bir araya getiren ana unsur nedir?

Analitik bir bakış açısı ile incelendiğinde, söz konusu ülkeleri mevcut dünya düzeni dışında başka bir düzen arayışına iten neden, ABD liderliğindeki Batılı ülkelerin hegemonyasında olan mevcut dünya düzenine itiraz etmeleridir.

İkinci Dünya Savaşı sonrası oluşan öncelikle ABD'nin liderliğindeki dünya düzeni, daha sonra ise 1977'de ABD'nin yanına Japonya'nın dışında beş Batılı ülkeyi de alarak kurduğu G7'nin koordinasyonluğundaki düzen, bu ülkelerin çıkarlarını temsil etmediği kanaati hakim ve bu kanaatte gerçeklik payı da bir hayli yüksek.

Bugünün dünyasında IMF, Dünya Bankası, BM, NATO gibi kurumlarının hepsi ABD liderliğindeki Batılı ülkelerin ya doğrudan kontrol ettikleri ya da domine ettikleri kurumlardır ve bu kurumlar ana hatları ile Batı'nın çıkarlarına hizmet etmektedirler.

Ayrıca ABD dolarının dünyada rezerv para birimi olması, dünya ihracatının yüzde 90'ından fazlasının dolar ile yapılması, havale sistemi Swift'in ABD'nin kontrolünde olması, kredi kartı firmalarının ABD merkezli olması gibi Batılı ülkelere avantaj sağlayan farklı enstrümanlar da ellerinin altında bulunmaktadır.

Batı, elinde bulundurduğu bu gücü özellikle soğuk savaş döneminden sonra kendi çıkarları doğrultusunda sınırsız ve pervasız bir şekilde kullanmaktadır.

İran gibi kendi politikalarını tersleyen bir ülkeye kolayca ambargo uygulayabilmekte, Saddam dönemindeki Irak'a çıkarları öyle gerektirdiği için müdahale edebilmekte ve tüm bunların karşısında da bir yaptırımla karşılaşmamaktadır.

Bundan dolayı yükselen bir güç olan Çin gibi bir ülke, kendi coğrafyasında bölgesel bir güç olan Brezilya, yeniden emperyal bir güç olmak isteyen Rusya, dünyanın en fazla nüfusuna sahip Hindistan ve ağır bir İngiliz sömürgesine maruz kalmış Güney Afrika gibi ülkelerin BRICS kurmalarının arkasındaki ana gerekçe Batı merkezli dünya düzenine itiraz etmeleridir.

BRICS üye olmak isteyen diğer 40 ülkenin profili incelendiğinde, BRICS'in kurucu ülkeleri ile aşağı yukarı aynı gerekçelerden dolayı Batı'nın kontrolünde olmayan yeni bir dünya düzeni istemeleridir.

Gelinen noktada sorulması gereken soru şu:

BRICS gibi bir organizasyonun yeni bir dünya düzeninin kurulmasına öncülük edebilecek bir potansiyeli var mıdır?

Yoksa bir protesto organizasyonu olarak mı kalacak?
 


BRICS'in heterojen bir yapıya sahip olması dezavantaj olarak kabul edilebilir. Tarih boyunca başarılı olan organizasyonlar genellikle aynı değerleri paylaşan ülkeler arasında gerçekleşmiştir.

Ayrıca bu ülkeler arasında örneğin G7 ülkelerinde olduğu gibi ekonomik olarak da bir denge bulunmamaktadır.

G7 üyeleri arasında ABD'nin domine ettiği ekonomik ve siyasal güç bir kenara bırakılırsa, diğer ülkeler arasında en azından kişi başına düşen gelir açısından bir denge bulunmaktadır.

Aynı durum BRICS için söz konusu değildir. Bundan dolayı gelinen noktada BRICS Çin'in domine ettiği ve ABD ile arasındaki güç mücadelesinde BRICS'in Çin'in kontrolünde bir enstrümana dönüşme ihtimalinin yüksek olduğu kanaatine varmak için farklı gerekçeler bulunmaktadır.

Ayrıca BRICS'e üye olan Hindistan ve Güney Afrika gibi ülkelerin Batı merkezli bir dünya düzenine itirazları olmasına rağmen, Batı ile farklı ekonomik çıkarları dolayısı ile iyi geçinmek isteyen bir durumları da bulunmaktadır.

Tasvir edilen bu duruma rağmen BRICS kurumsallaşma ve Batı karşısında yeni bir düzen kurmak için farklı adımlar atmaya başladı.

BRICS ülkeleri tarafından Dünya Bankası ve IMF alternatif olarak New Development Bank (NDB) adlı bir kalkınma bankası kuruldu.

Bankanın kurumsal ağırlığını artırmak için bankanın başına 2011-16 yılları arasında Brezilya'nın cumhurbaşkanlığını yapmış Dilma Rousseff atandı.

Dünya Bankası'nın ve IMF'nin merkezinin ABD'nin başkenti Washington, DC'de olduğu gibi, bu bankanın merkezi de Çin'in en gelişmiş kentlerinden Şanghay'da bulunmaktadır.

Bankanın 33 milyar dolarlık bir bütçesi bulunmaktadır ve bu banka ile BRICS ve BRICS'in çekim alanında bulunan ülkelerde altyapı yatırımları finanse edilmektedir.

Dünya Bankası'nın sadece bir yıllık verdiği kredinin bu miktarında fazla olduğundan yola çıkılırsa, NDB'nin etkililiği tartışma konusu olabilir, fakat Güney Afrika'da alınan kararlardan birinin de bu bankanın sermayesinin artırılması olduğu dikkate alınırsa, BRICS'in en etkili kurumu olan NDB'nin ilerideki yıllarda BRICS'in amaçlarının gerçekleşmesinde etkili olacağından yola çıkabiliriz.

BRICS ülkelerinin üyesi veya ortağı bulunduğu Çin ve Asya İşbirliği Fonu (CAF), Çin Kalkınma Bankası (CDB), Güney Afrika Kalkınma Fonu (SDF) gibi bölgesel kalkınma bankalarının varlığı ve bunların NDB ile yaptıkları işbirliği dikkate alınırsa, NDB ilerleyen yıllarda etkili ve BRICS'in de etkinliğini artıracak bir kurum olacağından yola çıkabiliriz.


BRICS'in doların etkinliğini azaltmak için yeni bir para birimi geliştirme çalışması içinde olduğu ve ilk aşamada dolar bağımlılığını azaltmak için BRICS ülkeleri arasındaki ticaretin dolara alternatif birimlerle yapılması konusunda da çalışmaları bulunuyor.

Geçwn aylarda Brezilya ve Çin kendi aralarında imzaladıkları bir anlaşma ile iki ülke arasındaki ticareti bundan sonra kendi para birimleri ile yapacakları yönünde ilk adımı attılar.

Mevcut durumda BRICS ülkeleri kendi aralarındaki ticaretin yüzde 84'ünü dolar ile ve sadece yüzde 4'ünü Çin para birimi Renminbi ile yapmaktadırlar. Bu rakamlar doların etkisinden kurtulmanın uzun ve ince bir yol olduğunu gösteriyor.

Yine rakamlar BRICS ülkeleri arasındaki askeri ve ticari ilişkilerin son yıllarda arttığını ve Rusya'nın Ukrayna savaşı vesilesiyle Batı ülkeleri tarafından maruz kaldığı ekonomik ve askeri ambargoları özellikle BRICS ülkeleri ile yaptığı ticari ve askeri işbirliği sayesinde nispeten hafif atlattığını gözlemlemek mümkün.

Bu gerçeklerden yola çıkarak BRICS başarılı olduğu takdirde, mevcut dünya düzeninden daha adil bir düzen kurması mümkün mü sorusu haklılık kazanıyor.

Ancak bu soruya ilk bakışta verilecek cevap "hayır" olabilir. Birliğin başat ülkesi Çin'i mercek altına alırsak, bu soruya cevap bulmak kolaylaşır.

Çin'in "İpek Yolu" projesi çerçevesinde farklı ülkelerde yaptığı altyapı projeleri ile ülkeleri borçlandırıp kendine bağımlı hale getirdiği dikkate alınırsa, Uygur Türklerine uyguladığı zulüm ve asimilasyon politikası göz önünde bulundurulursa ve gerektiğinde Tayvan'a silahlı müdahalede bulunacağı tehdidi ciddiye alınırsa, BRICS'in lider ülkesi Çin'in başını çektiği bir dünya düzeninin mevcut düzenden daha adil olamayacağını söylemek için kâhin olmaya gerek yoktur.

BRICS'in diğer başat ülkesi Rusya'nın Ukrayna'da ve kendi içindeki azınlıklara yaptığı zulümleri de dikkate alınırsa ve Çin ve Rusya'nın demokratik ülkeler olmadığını bundan dolayı da hükümetlerin uyguladığı yanlış politikaların ülke gündeminde tartışılıp gözden geçirilmediği bir sistemin insanlara daha adil bir dünya vadetmeleri mümkün olamaz.


Sonuç olarak, dünyanın önemli bir kısmı Batı merkezli dünya düzeninden memnun değil, ancak ona alternatif olmaya çalışan BRICS'in de daha adil bir düzen kuracağı konusu ciddi bir şekilde şüphe içeriyor.

Bu gerçekten yola çıkılırsa, mevcut dünya düzeni yeniden yapılandırılıp daha adil bir dengeye oturtulmazsa, önümüzdeki yıllar tüm insanlık için istikrarsız bir döneme ve Çin ve ABD arasında çıkabilecek bir savaş ihtimaline doğru gidiyor.

Çin'in Tayvan konusundaki ısrarı, son yıllarda askeri harcamalarını artırması, ABD'nin Tayvan'ı korumak istemesi, Pasifik'te Güney Kore ve Japonya ile kurduğu askeri işbirliği ile askeri açıdan Çin'i abluka altına alması gelecekteki tehlikelerin işaret fişeği olarak görülebilir.

Napolyon, Çin için "O uyuyan bir dev. Bırakın uyusun. Çünkü uyandığında bütün dünyayı yerinden oynatacaktır" demişti.

Son gelişmeler Napolyon'un kehanetini teyit ediyor, dev uyandı ve son yıllarda agresif bir şekilde çıkarlarını gerçekleştirip dünyanın patronu olmak istiyor.

ABD ise müttefikleri ile Çin'in önünü kesmek için her türlü ekonomik ve askeri tedbirleri alıyor.

İnsanlık adına umut edelim ki filler tepişmesin, karıncalar ezilmesin.

 

 

 

Yorum Yazın

Facebook Yorum

Bülent Güven

    iletişime geç

    Bülent Güven

    Köşe Yazarları
    Bülent Güven
    Bülent Güven İsrail neyin peşinde?
    Dr. Güngör Gökdağ
    Dr. Güngör Gökdağ Arap Dünyası İran-İsrail Savaşında Neden Sessiz?
    Tonyukuk Boran (Uluslararası Stratejist)
    Tonyukuk Boran (Uluslararası Stratejist) İSRAİL-İRAN SAVAŞI-3 ABD FORDO İÇİN SAVAŞA GİRECEK Mİ?
    Prof Dr Ali Vural Cengiz Arizona GCU Öğretim Üyesi
    Prof Dr Ali Vural Cengiz Arizona GCU Öğretim Üyesi İsrail-İran Savaşındaki Büyük Resim
    Kadir Duran French
    Kadir Duran French L'instruction en flexy job et Prof le jour, Barmaid le soir
    FİKRİYE AYRANCI KEPER
    FİKRİYE AYRANCI KEPER Bayramlar Vardı Bir Zamanlar…
    Kadir Duran
    Kadir Duran Faiz İllüzyonu: 25 Yıllık Ekonomik Gerilemenin Özeti
    Ferda (Boz) Güneri
    Ferda (Boz) Güneri ELA : “BABAMI İSTİYORUM!”
    Gulten Abaci
    Gulten Abaci ÖZBEKİSTAN   SEMERKAND TAŞKENT  BUHARA,HİVE  VE KAZAKISTAN ALMATA. ATA ŞEHİRLERİM DE YENİDEN DOĞMAK
    Sait Kose
    Sait Kose NANKÖRLÜK ve İHANET
    Nerkiz Sahin
    Nerkiz Sahin 4 mevsim biz
    Yüksel Çilingir
    Yüksel Çilingir Flowing through place and memory
    Derya Soysal
    Derya Soysal Magtymguly Pyragy, poète turkmène à renommée mondiale
    Ahmet Urfali
    Ahmet Urfali "23 NİSAN'IN ANLAMI VE TARİHİ BOYUTU” KONULU KONFERANS
    Ayla Coşkun Ceren
    Ayla Coşkun Ceren Dünyadan Göçmek
    TAYFUN ANIL ( BRUXELLES AVUKAT )
    TAYFUN ANIL ( BRUXELLES AVUKAT ) Belçika hükümeti (tarafından önerilen yeni vergi reformu, çalışanlar ve sıradan vatandaşlar için aşağıdaki önemli değişiklikleri içermektedir
    Duran Kadir
    Duran Kadir Biliyor muydunuz? Henry "Box" Brown kimdir ?
    Dr. Bedri ŞAHİN Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni
    Dr. Bedri ŞAHİN Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni Dr. Bedri Şahin ile Almanya Seçimleri Röportajı
    FIKRET AYDEMIR
    FIKRET AYDEMIR AB “ticaret savaşı”na hazır
    KARMA YAZARLAR KÖŞESİ
    KARMA YAZARLAR KÖŞESİ Hakiki Kabakçı : EMİRDAĞ’LIYIM BEN DEME
    NASREDDİN HOCA FIKRALARI
    NASREDDİN HOCA FIKRALARI 5 YENI NASREDDİN HOCA FIKRALARI
    T.C Huseyin Avni Gelendost
    T.C Huseyin Avni Gelendost DOST BİRİKTİRİN..
    ERDOĞAN KAHYA
    ERDOĞAN KAHYA Turizmde Herşey Dahil Sistemi tartışılmalı
    Kamil Sayın
    Kamil Sayın Kamil Sayın'dan HAKİKİ KABAKÇI
    Avukat Mehmet Taş ( TR )
    Avukat Mehmet Taş ( TR ) T.C 'de kiralayan ve kiracı arasındaki ilişkiler
    Hüseyin Ekmekçi
    Hüseyin Ekmekçi İNİŞLE DÜŞÜŞ ARASINDA BİR AĞIT
    Zehra Özer
    Zehra Özer Yüreğime dokunmadı desem yalan olur...
    Ramazan Kurt
    Ramazan Kurt "Yabancı Kökenli Sahte Sosyalistler: Yeter Artık PS'in Sırtından İnin!"
    Serap Yenici
    Serap Yenici Kirmi Kir !
    Bahattin Gemici
    Bahattin Gemici ALMANYA SİYASETİNE AĞIRLIĞIMIZI KOYALIM
    Ansa Suoğlu
    Ansa Suoğlu "En kötü barış, en haklı savaştan daha iyidir." Cicero
    Murat Topoglu
    Murat Topoglu ORUÇ TUTMANIN SAĞLIĞA ETKİLERİ
    BELMA TEK
    BELMA TEK Kadın ve Gül
    Hakan Erzurumlu
    Hakan Erzurumlu Belçika için oturum ve çalışma izni ...
    Zekiye Dogan
    Zekiye Dogan BİR ERKEĞE DÖRT KADIN
    DOMINIQUE DESERRANO
    DOMINIQUE DESERRANO Brand Revenue in the Business-to-Business World:
    Bizi Takip Edin
    Facebook
    Twitter
    Instagram
    Youtube
    BRUXELLES KORNER BLOG COPYRIGHT 2015-2025
    KünyeGizlilik PolitikasıRSSSitemapSitene EkleArşivİletişim
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDINYOUTUBE

    © 2025 S-B-E Ltd | Yazılım: Onemsoft

    Haber GönderFirma Ekleİlan Ekle