MENU
  • BK TEKNOLOJI
  • Türkiye Seçime Özel 2023
  • BELCIKA SIYASET ARENASI
  • TaXiBXL
  • SERAP'IN LEZZET SOFRASI
  • FOTO HABER
  • BRUXELLES KORNER BASIM 2016
  • BRUXELLES KORNER 2017 BASIM
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • İLETİŞİM
  • Foto Galeri
  • Web TV
  • Yazarlar
  • Anketler
  • Nöbetçi Eczaneler
  • Firma Rehberi
BRUXELLES KORNER BLOG COPYRIGHT 2015-2025
DOLAR16.7682
EURO18.0052
GR ALTIN998.07
ÇEYREK1642.4
Afyonkarahisar
BRUXELLES KORNER BLOG COPYRIGHT 2015-2025
BRUXELLES KORNER BLOG COPYRIGHT 2015-2025
  • GUNDEM
  • ORTA ASYA
  • HABER
  • BRUXELLES KORNER PROGRAMLARI
  • SAGLIK
  • KÜLTÜR SANAT & SPOR
  • BIYOGRAFI
Kapat

ATATÜRK’ÜN ÇEŞME’YE GELİŞİ

Ana SayfaYazarlarMehmet Culum
10 Kasım, 2019, Pazar 01:19
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
LOGO KAD

ATATÜRK’ÜN ÇEŞME’YE GELİŞİ

İzmir Suikastı Ulu Önder Atatürk’ün Çeşme’ye gelişi, kendisine İzmir’de düzenlenen ancak gerçek-leştirilemeden önlenen hain suikastla bağlantılı olduğundan, öncelikle bu talihsiz olayla ilgili bilgilerimizi kısaca tazelememiz gerekir......

ATATÜRK’ÜN ÇEŞME’YE GELİŞİ

  •  10 Kasım 2019, Pazar 1:30

ATATÜRK’ÜN ÇEŞME’YE GELİŞİ

Mehmet Culum

 

İzmir Suikastı

Ulu Önder Atatürk’ün Çeşme’ye gelişi, kendisine İzmir’de düzenlenen ancak gerçek-leştirilemeden önlenen hain suikastla bağlantılı olduğundan, öncelikle bu talihsiz olayla ilgili bilgilerimizi kısaca tazelememiz gerekir.

Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Paşa (henüz Atatürk soyadı verilmemişti), 7 Mayıs 1926 Cuma aksamı uzun bir yurt gezisine çıkmak amacıyla Ankara’dan törensiz bir şekilde ayrıldı. Gezide Eskişehir, Afyon, Konya, Mersin, Adana, Bursa ve Balıkesir’i ziyaret edecek; en son İzmir’e gelecekti.

Uzun zamandır Ulu Önder’i yok etmeyi düşünen, çoğu Atatürk’ün yakinen tanıdığı eski İttihatçılar olan, hükümetin kötü niyetli muhalifleri ve onların maşası vatan hainleri, Cumhurbaşkanı’nın bu gezi programını önceden bildiklerinden, körfezden tekneyle Yunanis-tan’a kaçmanın kolay olacağını düşünerek suikastı İzmir’de gerçekleştirmeyi planladılar.

Üstü açık resmi aracıyla Basmane Garı’ndan, kalacağı otele giderken geçeceği Anafar-talar Caddesi (Kemeraltı Caddesi) üzerindeki Kemeraltı Camii’nin bulunduğu üç yol ağzı suikast yeri olarak seçilmişti. Kavşakta, araç zorunlu olarak yavaşlayacağından pusu kurulma-sı kolay olacaktı. Saldırı aniden silah ve bombalarla birkaç hain tarafından gerçekleştirilecek ve Gazi mutlaka öldürülecekti.

Ne var ki tetikçileri motoruyla Sakız Adası’na kaçıracak olan hain Giritli Şevki, son anda kuşkuya kapılarak kendisinin orta yerde bırakılacağını düşünüp, suikastı tüm ayrıntıla-rıyla emniyet yetkililerine ve valiye anlattı. İhbarda bulunduğu için affını istedi. Suikastın öğrenilmesi üzerine, Atatürk’ün Balıkesir’den İzmir’e gelişi bir gün ertelendi. Bu arada olaya karışanlar birer birer yakalanarak suikastı düzenlediklerini itiraf ettiler.

İl yetkililerinin geziyi erteleme önerilerini dikkate almayan Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Paşa, 16 Haziran Pazar aksamı İzmir’e gelerek Kordon’daki Naim Palas Oteli’ne (şimdiki Atatürk Müzesi) yerleşti. İstiklal Mahkemesi Heyeti’nin Ankara’dan gelip yargıla-mayı hemen başlatmasını emretti. Mahkeme heyeti iki günde apar topar geldi ve zaman yitir-meksizin suikasta adı karışan, aralarında Atatürk’ün eski silah arkadaşı olan paşaların da bu-lunduğu üst düzey kişilerin tutuklanmalarına girişti.

Yargılama, Milli Kütüphane’nin yanındaki Milli Sinema (şimdiki Devlet Opera ve Balesi) salonunda, yargıç Ali Çetinkaya (adı İzmir’de bir caddeye verilmiştir) başkanlığında başladı. Bu arada önce Başbakan İsmet İnönü, 20 Haziran’da ve daha sonra Genel Kurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak da 29 Haziran’da İzmir’e geldiler.

Yargılama başlayınca Atatürk mahkeme heyetini etkilermiş gibi görünmemek amacıy-la İzmir’den ayrılmak istedi ama olayın tamamen dışı ve uzağında kalmayı düşünmüyordu. Bu kaygılarını giderecek en uygun yer olarak, o dönemde Türkiye’nin oldukça ünlü sayfiye ve kaplıca merkezi olan Çeşme-Ilıca’yı gördü ve görevlilere Çeşme’ye gideceğini bildirdi.

 

Neden Çeşme?

Cumhurbaşkanı’nın Çeşme-Ilıca’yı seçmesinin 2 nedeni vardı: Toplum tarafından en bilineni, Çeşme’nin İzmir’e yakınlığı ve ikamet kolaylığıdır ama asıl neden, Ilıca’nın kaplıca merkezi oluşudur. Çünkü Gazi, 1918 yılında böbrek rahatsızlığından dolayı Çekya’nın Kar-lovy Vary (Carlsbad) kentinde bir ay kadar kaplıca tedavisi görerek şifa bulmuştu. Bu vesiley-le, sağlığına iyi geleceğine inandığı yeni bir kaplıca kürü daha yaparak dinlenmeyi düşünmüş-tü. Nitekim Ilıca’da kaldığı süre zarfında her gün kaplıca banyosu yapmıştır.

Kararını son anda verdiğinden, Çeşmelilerin Ulu Önder’i en iyi şekilde ağırlayabilme-leri için yeterli zamanları yoktu. Çeşitli yoksunluklara karşın, yöre halkı elinden gelenin en iyisini yaparak Gazi’yi rahat ettirebilmek için özveriyle çabaladı.

Valiliğin emriyle zaman yitirmeksizin Çeşme-İzmir şosesinin yer yer yıkılmış yan duvarlarının onarımına başlandı. Gazi’nin ikameti için, baştan dönemin en ünlülerinden sayı-lan Rasim Palas Oteli düşünüldüyse de rahatlık ve güvenlik sakıncalarından dolayı vazgeçildi. Çaresizlikle uygun bir yer aranırken, 1922 İzmir Yangını’nda tamamen yanan Kraemer Palas Oteli’nin sahiplerinin kızı Madam Kraemer, Ilıca sahilindeki evini Gazi’nin ikametine özgü-leyebileceğini belirtince sorun çözüldü. Konut hemen badanalanıp temizlendi ve içi uygun mobilyalarla donatıldı. Bu onur verici ziyaret bir gün öncesinden, Kaymakamlık tarafından Çeşme halkına davul çalan tellallar tarafından duyuruldu. İlkokul öğrencilerine kısa sürede şiirler ve methiyeler ezberletildi.

 

Çeşme’ye gidiş

Ulu Önder Atatürk 30 Haziran 1926 Çarşamba günü öğleden sonra, yanında İsmet ve Fevzi Paşalar ile birlikte, Urla üzerinden Çeşme-Ilıca’ya geldi. Önce Urlalılar ve sonra Alaça-tılılar kendisini yolda durdurarak kurdukları kürsülerde nutuk söylemesini istediler.

Atatürk, Alaçatı’da yaptığı kısa konuşmada; suikastın halk üzerinde yarattığı üzüntüyü dağıtmaya çalışarak hükümete inanılmasını öğütledi. Suikastı öğrendikten sonra İzmir’e gel-diğinde, Anadolu Ajansı kanalıyla Türk halkına yayınladığı bildiride kullandığı ünlü sözlerini Alaçatı’da da yineledi:

 

“Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır ama Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.”

O, onurlu ve sevinçli günün sabahında çoğu yaylada olan Çeşmeliler işlerini güçlerini bırakarak temiz giysilerini giyinip berberlerde tıraşlarını oldular. Evlerindeki en güzel halıla-rını hayvanlarına yükleyip Ilıca’nın yolunu tuttular. Köyün meydanını ve İzmir yönünden girişini halılarla kapladıktan sonra, Büyük Kurtarıcı’yı heyecanla beklemeye başladılar.

Konvoyun önündeki üzeri açık arabanın sağ arkasında oturan Atatürk uzaktan görün-düğünde, heyecanını gemleyemeyen bazı insanlar üstlerini başlarını parçalayarak kendilerini arabanın önünde yerlere attılar. Görevliler halkın taşkınlığını zorlanarak yatıştırdı. Konvoy köye girdiğinde Atatürk, arabasını halıların önünde durdurup aracından indi. Üzerinde koyu renk takım elbise vardı. Bir yıl önceki Şapka Devrimi’nden sonra sürekli kullandığı fötr şap-kasını sallayarak halkı açık başıyla defalarca selamladı. Her ne kadar gülümseyip belli etme-meye çalışıyor idiyse de ciddi bakan yüzü solgun, üzgün ve kaygılı görünüyordu.

Rüzgârdan uçuşan saçlarını birkaç kez eliyle geriye yatırdı. İsmet İnönü ve Fevzi Çakmak’ı iki yanına alarak halıların üzerinden köy meydanına (Rasim Palas Oteli’nin önü) doğru yavaş adımlarla halkı izleyerek, konuşmadan yürümeye başladığında diğer zevat arka-larından takip etti. Yürüyüş sırasında galeyana gelen halkın coşkusu doruktaydı. Görevliler, kendilerini Gazi’nin önüne atanlara güçlükle engel olabiliyordu. Meydanda, bir otel başucu komodininin üzerine serilen bayrakla basit kürsü kurulmuş, karşısına kahvehane sandalyeleri sıralanmıştı.

 

Ilıca’da sıcak karşılama

Atatürk ve yanındakiler alkışlar, davul zurna sesleri ve halkın içten tezahüratı arasında sandalyelere oturdular. Sonra bir sessizlik oldu ve kürsüye Çeşme Kaymakamı Refik İsfendi-

yaroğlu geldi. Heyecandan titreyen dudaklarıyla konuklara kısaca “hoş geldiniz” diyebildi ve kürsüyü ilkokul öğrencilerine bıraktı. Öğrenciler ezberledikleri methiye ve şiirleri ardı ardına coşkuyla okudular. Aşırı heyecanlanan bir öğrenci okumakta olduğu şiiri tamamlayamayınca ağlamaya başlayıp, koşarak Atatürk’ün dizlerine kapandı. Gazi çocuğu şakaklarından tutup kaldırdı ve alnından öptü.

Şiirlerin okunması tamamlandığında, Atatürk kürsüye gelerek kendisini nefes alma-dan, can kulağıyla dinleyen Çeşmelilere özetle; hükümetin icraatlarının halkın iyiliği için ol-duğunu, vatan hainlerinin bunları anlamadığını, başına bir hâl gelirse, kimsenin üzülmemesi gerektiğini, çünkü kurulan Cumhuriyet’in sonsuza kadar yaşayacağını söyledi.

Suikastın halk üzerinde yarattığı olumsuz etkiyi dağıtabilmek ve kendisinin, bu olay-dan hiç etkilenmediğini belli etmek amacıyla, halktan zeybek oynamasını istedi. Bunun üzeri-ne, davul zurna ekibi yörede en iyi bilinen oyun olan İzmir Kordon zeybeğini çaldı. Çeşmeli gençlerden İbrahim Kabadayı (lakabı Kolovo idi) zeybeği tam figürlerini uygulayarak oyna-yınca Atatürk, çalınan ve oynanan hareketli zeybeği, biraz da Rumeli ezgilerine benzettiğin-den çok beğendi. İbrahim’i yanına çağırarak elini öptürdükten sonra, cebinden çıkardığı bir altın lirayı gencin avucuna koydu. İbrahim, baştan parayı almak istemedi ama görevliler der-hal müdahale ederek, Gazi’ye karşı gelinemeyeceğini kaş göz işaretleriyle belirttiler. Altın liranın o zamanki değeri 6 lira 70 kuruştu ve küçük bir ailenin aylık giderlerine fazlasıyla ye-terdi.

Karşılama töreni bittiğinde, Atatürk yanındaki heyetle birlikte ikametine ayrılan Ma-dam Kraemer’in evine doğru yürümeye başladı. Ellerinde bayraklarıyla Çeşmeliler, büyük bir coşkuyla “Yaşa! Varol!” sesleri arasında kendisine eşlik ettiler. Hava kararıncaya kadar evin önünde toplanarak tezahürat yapıp methiye okudular. Bu arada davul zurna ekibi ise, hiç dur-madan Atatürk’ün sevdiği Rumeli oyun havalarını çalıyordu.

Bir aralık evin balkonuna çıkan Atatürk, Çeşmelileri eliyle selamlayarak evlerine git-melerini istedi. Bunun üzerine halk, karanlık basmadan dağılmaya başladı. Konuklara evin arka avlusundaki sundurmanın altında yorgunluk kahveleri sunulduktan sonra, İsmet İnönü ve Fevzi Çakmak İzmir’e geri döndüler.

 

Rasim Palas Oteli’nde danslı yemekler ve halkın ileri gelenleriyle temas

O gece Atatürk’ün onuruna döneminin en lükslerinden olan Rasim Palas Oteli’nde danslı yemek düzenlendi. Gazi’ye en üst düzeyde hizmet sunabilmek amacıyla, İzmir’den yol yordam bilen şef garson Reşat Bir (Org. Çevik Bir’in amcası) getirtilmiş, ayrıca çaldığı mü-zikle İzmir’de aranan bir müzisyen olan akordeoncu Fikri Bey ve arkadaşları da unutulmamış-tı. Serviste, otelin sahibi Rasim Lenger Bey’in eşi Pakize Hanım’ın çeyizinde bulunan yemek takımları kullanıldı.

Aralarında İzmir’in ileri gelen yerli ve Levanten ailelerinin de bulunduğu yaklaşık elli kişinin katıldığı ilk akşam yemeğinde Atatürk, açılış dansını yanında oturan otel sahibesi Pa-kize Hanım’la (bu satırların yazarının halasıdır) yaptı. İzmir sosyetesinin alımlı hanımları, eşi Latife Hanım’dan boşanmasının üzerinden henüz bir yıl bile geçmemiş olan ülkenin en gözde bekârıyla dans pistinde iki tur dönebilmek için birbirleriyle kıyasıya rekabete giriştiler.

Başta İş Bankası Genel Müdürü Celal Bayar’ın baldızı Cemile Hanım olmak üzere, yemeğe katılan hanımların çoğuyla, Viyana Vâlsi ve Foks Trot gibi dönemin moda danslarını yaparak gönüllerini fetheden Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Paşa 45 yaşındaydı; yaşa-mının en olgun ve yakışıklı dönemini geçirirken, Türk toplumuna Batılılaşma konusunda danslarıyla önderlik ediyordu.

Yöre halkı, ne yazık ki yemek salonuna giremedi ama içeride yaşananları görevliler-den azar işitmeyi göze alarak pencere aralıklarından seyretmekten de geri kalmadı.

Atatürk, geldiğinin ikinci günü öğleden sonra evin önündeki ahşap iskeleden (banyo) denize girmek istedi. Askılı mayo ve bornozuyla iskeleye kadar yürüdü ama havanın rüzgârlı,

denizin dalgalı olması nedeniyle denize girmekten vazgeçerek eve geri dönüp kaplıcaya girdi. Ege Denizi’nin yazın sürekli esen ünlü poyrazı Gazi’yi, Ilıca’da kaldığı müddetçe o kadar rahatsız etti ki Ankara’ya döndükten sonra bile Çeşme’den gelenlere, “Ilıca’da o rüzgâr hala esiyor mu?” diye sormayı sürdürdü.

Rasim Palas Oteli’nin üst katındaki, bir tür lobi gibi işlev gören, klasik mobilyalarla döşeli, balkonlu orta oda, Cumhurbaşkanı’nın halkı dinlemesi amacıyla yeniden düzenlenmiş-ti. Öğleden sonraları bu odada kahvesini içen Gazi, genellikle İzmir’den gelen ticaret erbabıy-la, ülkenin ekonomik ve siyasi gidişatıyla ilgili derinlemesine konuşmalar yapıp halkın dilek ve şikâyetlerini dinledi. Bu sohbetlere katılanlar çoğunlukla, 3 yıl önceki İzmir İktisat Kong-resi’ne de katılmış kişilerdi ve suikastın ayrıntılarını çok merak ediyorlardı ama Gazi, konu mahkemeye intikal etmiş olduğundan, bu yönde yorum yapılmasını ve soru sorulmasını ya-saklamıştı.

 

İstiklal Mahkemesi Heyeti Ilıca’da

Danslı yemekler 6 Temmuz Salı gecesi dışında her akşam yinelendi. O gece, artık ka-rar verme aşamasına gelmiş olan, dolayısıyla Gazi’nin fikrini alma gereğini duyan İstiklal Mahkemesi Heyeti, İzmir’den gelmiş ve sabahın ilk saatlerine kadar Madam Kraemer’in evi-nin alt salonunda Atatürk ile görüşmüştü. Tarihçiler bu toplantıda, Cumhurbaşkanı’nın mah-kemenin verdiği idam kararlarını sözlü olarak onayladığını belirtirler.

 

Çeşme’den sessiz ayrılış

Atatürk 8 Temmuz 1926 Perşembe günü öğleden sonra Ilıca’dan sessiz bir şekilde ayrıldı. Eşi Latife Hanım’dan boşandıktan sonra sürekli kaldığı Naim Palas Oteli’ne yerleşti. Ertesi gün de trenle Ankara’ya gitti. Aynı gün İstiklal Mahkemesi, İzmir Suikastı’yla ilgili 15 kişiyi idama mahkûm ettiği kararını açıkladı. Tutuklu olanların cezası 13/14 Temmuz gecesi suikastın yapılması planlanan yerde infaz edildi.

Atatürk’ün gidişini sonradan öğrenen Çeşmeliler, uğurlama etkinlikleri yapamadıkları için üzüldüler ama Gazi’nin, Çeşme’ye gelişi dolayısıyla, özellikle kış aylarında ciddi sorun-lar yaşadıkları Çeşme-İzmir şosesinin yoğun bir çalışmayla kısa sürede onarılmasına çok se-vindiler.

 

Sonuç

Ulu Önder Atatürk’ün Ilıca’da sekiz gece yattığı Madam Kraemer’in evini çok sonra-ları, Çeşme eşrafından işadamı İbrahim Subay satın aldı. Bir süre pansiyon olarak kullanılan bina, sahibinin ölümünden sonra çocuklarına miras olarak kaldı. Ne var ki aile, Anıtlar Kuru-lu’nca tescil edilmesi gereken bu uğurlu evi, yerine otel yaptırmak amacıyla Çeşme Belediye-si’nin izniyle yıktırdı. Halen evin boş arsası Ilıca sahilinde olup, yeni açılan Çeş-tur Ilıca Ka-fe’nin karşısına denk düşmektedir.

Atatürk’ün Çeşme-Ilıca’da geçirdiği günlerin ayrıntılarını anlatan tek kaynak kitap, bu satırların yazarı Mehmet Culum’un “Azab Ağa” romanıdır. İzmir Suikastı’ndan dolayı sıkıntı-lı bir dönem yaşandığından, ne yazık ki Cumhurbaşkanı Atatürk’ün Çeşme’de çekilmiş hiçbir fotoğrafı elimizde yoktur. Koleksiyoncuların Çeşme’de çekildiğini iddia ettikleri bazı fotoğ-raflar ise, başka yerlerde veya zamanlarda çekilmiş fotoğraflardır.

Çeşme halkı Ata’sını sekiz gece ağırlamış olmaktan mutlu ve gururludur; heyecanla Ulu Önder’e yakışır bir müzeye kavuşmanın beklentisi içindedir.

Atatürk’ü özlem ve rahmetle anıyoruz…

 

 

 

 

 

Ulu Önder Atatürk’ün Çeşme’ye geldiği yıllardan bir fotoğrafı.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Atatürk’ün Ilıca’da 8 gece kaldığı Madam Kraemer’in evi.

 

 

 

 

 

 

 

Atatürk’ün halkın dilek ve şikâyetlerini dinlediği ve danslı akşam yemeklerine katıldığı

tarihi Rasim Palas Oteli.

 

 

 

 

 

Atatürk’ün Rasim Palas Oteli’nde kullandığı

Christofle marka gümüş çatal bıçak takımı

(Mehmet Culum koleksiyonundan)

HABERE AİT RESİMLER

ATATÜRK’ÜN ÇEŞME’YE GELİŞİ

ATATÜRK’ÜN ÇEŞME’YE GELİŞİ

ATATÜRK’ÜN ÇEŞME’YE GELİŞİ

ATATÜRK’ÜN ÇEŞME’YE GELİŞİ

Mehmet Culum

    iletişime geç

    Mehmet Culum

    Köşe Yazarları
    Dr. Güngör Gökdağ
    Dr. Güngör Gökdağ İran-İsrail Savaşı: Büyük İsrail ve Büyük Kürdistan Projesi
    Tonyukuk Boran (Uluslararası Stratejist)
    Tonyukuk Boran (Uluslararası Stratejist) İSRAİL-İRAN SAVAŞI-3 ABD FORDO İÇİN SAVAŞA GİRECEK Mİ?
    Prof Dr Ali Vural Cengiz Arizona GCU Öğretim Üyesi
    Prof Dr Ali Vural Cengiz Arizona GCU Öğretim Üyesi İsrail-İran Savaşındaki Büyük Resim
    Kadir Duran French
    Kadir Duran French L'instruction en flexy job et Prof le jour, Barmaid le soir
    FİKRİYE AYRANCI KEPER
    FİKRİYE AYRANCI KEPER Bayramlar Vardı Bir Zamanlar…
    Kadir Duran
    Kadir Duran Faiz İllüzyonu: 25 Yıllık Ekonomik Gerilemenin Özeti
    Bülent Güven
    Bülent Güven Kahve, değişim ve sosyoloji
    Ferda (Boz) Güneri
    Ferda (Boz) Güneri ELA : “BABAMI İSTİYORUM!”
    Gulten Abaci
    Gulten Abaci ÖZBEKİSTAN   SEMERKAND TAŞKENT  BUHARA,HİVE  VE KAZAKISTAN ALMATA. ATA ŞEHİRLERİM DE YENİDEN DOĞMAK
    Sait Kose
    Sait Kose NANKÖRLÜK ve İHANET
    Nerkiz Sahin
    Nerkiz Sahin 4 mevsim biz
    Yüksel Çilingir
    Yüksel Çilingir Flowing through place and memory
    Derya Soysal
    Derya Soysal Magtymguly Pyragy, poète turkmène à renommée mondiale
    Ahmet Urfali
    Ahmet Urfali "23 NİSAN'IN ANLAMI VE TARİHİ BOYUTU” KONULU KONFERANS
    Ayla Coşkun Ceren
    Ayla Coşkun Ceren Dünyadan Göçmek
    TAYFUN ANIL ( BRUXELLES AVUKAT )
    TAYFUN ANIL ( BRUXELLES AVUKAT ) Belçika hükümeti (tarafından önerilen yeni vergi reformu, çalışanlar ve sıradan vatandaşlar için aşağıdaki önemli değişiklikleri içermektedir
    Duran Kadir
    Duran Kadir Biliyor muydunuz? Henry "Box" Brown kimdir ?
    Dr. Bedri ŞAHİN Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni
    Dr. Bedri ŞAHİN Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni Dr. Bedri Şahin ile Almanya Seçimleri Röportajı
    FIKRET AYDEMIR
    FIKRET AYDEMIR AB “ticaret savaşı”na hazır
    KARMA YAZARLAR KÖŞESİ
    KARMA YAZARLAR KÖŞESİ Hakiki Kabakçı : EMİRDAĞ’LIYIM BEN DEME
    NASREDDİN HOCA FIKRALARI
    NASREDDİN HOCA FIKRALARI 5 YENI NASREDDİN HOCA FIKRALARI
    T.C Huseyin Avni Gelendost
    T.C Huseyin Avni Gelendost DOST BİRİKTİRİN..
    ERDOĞAN KAHYA
    ERDOĞAN KAHYA Turizmde Herşey Dahil Sistemi tartışılmalı
    Kamil Sayın
    Kamil Sayın Kamil Sayın'dan HAKİKİ KABAKÇI
    Avukat Mehmet Taş ( TR )
    Avukat Mehmet Taş ( TR ) T.C 'de kiralayan ve kiracı arasındaki ilişkiler
    Hüseyin Ekmekçi
    Hüseyin Ekmekçi İNİŞLE DÜŞÜŞ ARASINDA BİR AĞIT
    Zehra Özer
    Zehra Özer Yüreğime dokunmadı desem yalan olur...
    Ramazan Kurt
    Ramazan Kurt "Yabancı Kökenli Sahte Sosyalistler: Yeter Artık PS'in Sırtından İnin!"
    Serap Yenici
    Serap Yenici Kirmi Kir !
    Bahattin Gemici
    Bahattin Gemici ALMANYA SİYASETİNE AĞIRLIĞIMIZI KOYALIM
    Ansa Suoğlu
    Ansa Suoğlu "En kötü barış, en haklı savaştan daha iyidir." Cicero
    Murat Topoglu
    Murat Topoglu ORUÇ TUTMANIN SAĞLIĞA ETKİLERİ
    BELMA TEK
    BELMA TEK Kadın ve Gül
    Hakan Erzurumlu
    Hakan Erzurumlu Belçika için oturum ve çalışma izni ...
    Zekiye Dogan
    Zekiye Dogan BİR ERKEĞE DÖRT KADIN
    DOMINIQUE DESERRANO
    DOMINIQUE DESERRANO Brand Revenue in the Business-to-Business World:
    Bizi Takip Edin
    Facebook
    Twitter
    Instagram
    Youtube
    BRUXELLES KORNER BLOG COPYRIGHT 2015-2025
    KünyeGizlilik PolitikasıRSSSitemapSitene EkleArşivİletişim
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDINYOUTUBE

    © 2025 S-B-E Ltd | Yazılım: Onemsoft

    Haber GönderFirma Ekleİlan Ekle