MENU
  • BK TEKNOLOJI
  • Türkiye Seçime Özel 2023
  • BELCIKA SIYASET ARENASI
  • TaXiBXL
  • SERAP'IN LEZZET SOFRASI
  • FOTO HABER
  • BRUXELLES KORNER BASIM 2016
  • BRUXELLES KORNER 2017 BASIM
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • İLETİŞİM
  • Foto Galeri
  • Web TV
  • Yazarlar
  • Anketler
  • Nöbetçi Eczaneler
  • Firma Rehberi
BRUXELLES KORNER BLOG COPYRIGHT 2015-2025
DOLAR16.7682
EURO18.0052
GR ALTIN998.07
ÇEYREK1642.4
Afyonkarahisar
BRUXELLES KORNER BLOG COPYRIGHT 2015-2025
BRUXELLES KORNER BLOG COPYRIGHT 2015-2025
  • GUNDEM
  • ORTA ASYA
  • HABER
  • BRUXELLES KORNER PROGRAMLARI
  • SAGLIK
  • KÜLTÜR SANAT & SPOR
  • BIYOGRAFI
Kapat

Türk-Alman ilişkileri: Geçmiş, problemler ve gelecek

Ana SayfaYazarlarBülent Güven
21 Mart, 2023, Salı 22:50
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
LOGO KAD

Türk-Alman ilişkileri: Geçmiş, problemler ve gelecek

Bülent Güven yazdı

Bülent Güven Siyaset Bilimci 

Salı 21 Mart 2023 

 

Fotoğraf: DPA

Köken itibarıyla Osmanlı Devleti'nin ilk zamanlarına dek uzanan Türkiye-Avrupa ilişkileri, yüzyıllar içinde geçirdiği pek çok değişim, tanık olduğu siyasi, kültürel ve sosyal olaylar ve karşılıklı etkileşimler neticesinde şekillenerek girift ve karmaşık yapısını günümüze dek muhafaza etmiştir.

18'inci yüzyıla kadar etkin güç olma vasfını devam ettiren Osmanlı İmparatorluğu, yüzyılın ikinci yarısı itibarıyla Avrupa'da ivme kazanan sanayileşme hamlelerine gereğince uyum sağlayamamış ve ilişkiler Avrupalı devletler lehine yön değiştirmeye başlamıştır.

Avrupa'nın üç başat ülkesi Almanya, Fransa ve İngiltere ile kurulan ilişkiler kendi iç çekişmeleri ve bölgede etkin güç olma mücadeleleri nedeniyle istikrarlı bir düzlemde sürdürülememiş, Osmanlı devleti bu devletlerle olan ilişkilerini yaşanan gelişmelere göre revize etmiş ve yeni stratejiler eşliğinde siyasi tutumunu yapılandırma ihtiyacı hissetmiştir.  

Örneğin; 19'uncu yüzyılda Rusya'ya karşı Fransa ve İngiltere ile ittifak yapan Osmanlı Devleti, 20'nci yüzyılın başında Almanya'nın yanında bir duruş sergileyerek I. Dünya Savaşında Rusya, Fransa ve İngiltere'ye karşı verilen mücadelenin içinde yer almıştır.


Taşıdığı karakteristik özellikleri itibarıyla Türkiye'nin daha geniş ölçekte kuracağı pek çok ilişkinin prototipi sayılabilecek bu örnekler tarihsel arka planından çıkarılıp günümüze taşınabilir tarzdadır.

Bu eksende ele alınabilecek Türkiye-Almanya ilişkilerinin halen istenilen seviyede olmayışı pek çok tarihi etmenin yanı sıra, modernitenin uzamsal yansımaları bağlamında değerlendirmeye alınabilir.

İlişkilerin istikrarlı bir görünüm çizememesinde iki ülkenin siyasi tutumu bakış açılarındaki farklılık ve Türkiye'nin daha insani temelli bir politika güderken Almanya'nın daha rasyonel ve kazanç odaklı bir siyasi ajandaya sahip olması söylenebilir.

Örneğin, I. Dünya Savaşında Almanya ve Osmanlı arasında kurulan ittifak Türk-Alman dostluğunun nişanesi olarak görülebilecekken, Alman siyaseti bunu savaşın gerektirdiği taktiksel bir gereklilik olarak görmeyi tercih etmektedir.

19'uncu yüzyılda kurulan ilişkilere örnek olarak II. Wilhelm döneminde Ortadoğu'dan Hindistan'a uzanan bir güzergâhta demiryolu hatları döşeme projesi o bölgeleri bir kara imparatorluğu olarak sömürgeleştirme planının bir parçası iken, Osmanlılar için bu ortaklık samimi, dostane ve İmparatorluğunun modernleşmesi için gerekli bir ilişkiydi.

Benzer şekilde I. Dünya Savaşı sırasında Osmanlı Devleti'ni ittifakta tutma ısrarının altında Rusya'yı Doğu Cephesinde Osmanlı ile muhatap ederek Batı Cephesindeki mücadelesini rahatlatma fikri yatıyordu.

Almanya benzer bir ilişki pratiğini II. Dünya Savaşında da uygulamak istemiş ancak dönemin Türk Dışişleri Bakanlığı I. Dünya Savaşı'ndaki tecrübesine dayanarak tarafgirlikten uzak, büyük güçler arasında denge politikası izleyerek savaş dönemini en az zararla atlatabilmiştir. 


İlişkilerinin bugününe gelindiğinde, Almanya'nın Türkiye'ye yönelik tarihsel bakışında anlamlı bir değişiklik ve istikrar arayışı gözlemlenmemektedir.

1963 Ankara Antlaşmasından sonra Türk-Alman ilişkileri ağırlıklı olarak AB çerçevesinde şekillenmekte olup bu durum ilişkilerde olumlu bir katkı veya perspektif genişlemesi sunmamıştır.

Türkiye ile Almanya'yı birbirine bağlayan çok sayıda ekonomik, sosyal ve kültürel bağın bulunmasına rağmen ilişkilerde arzulanan düzeyin yakalanamaması dikkat çekmektedir.

Örneğin Almanya'da yaşayan dört milyon civarından Türk nüfusu, yılda beş milyondan fazla Alman turistin Türkiye'yi ziyaret etmesi ve iki millet arasında yüz bini aşan evlilik ve bu evliliklerden doğan çocuklar iki ülke arasındaki özel bağları oluşturan unsurlarından sadece birkaç tanesidir.

Ekonomik olarak 40 milyar euroyu aşan ticaret hacmi ise ilişkilerdeki ekonomik boyutu göstermektedir. 


Alman karar alıcılarının aktif siyasi hayatları sonrası yazdıkları anılara göz atıldığında Türkiye ile ilişkilerin nasıl araçsal ve mesafeli bir düzlemde şekillendirildiği görülmektedir.

Bu duruma istisna olarak 1998-2005 yılları arası Almanya'da Başbakanlık görevini sürdüren Schröder ve dönemi örnek gösterilebilir. Schröder'in Türkiye'ye dair müspet bir bakış açısına sahip olduğu ve Türkiye'nin AB'ye girmesi için samimi bir gayret içinde olduğunu söylemek mümkündür.

Fakat 1960'ların sonunda yönetimi elinde bulundurmuş Willy Brandt, Helmut Schmidt ve Helmut Kohl gibi devlet adamlarının anıları okunduğunda ise, yukarıda tasvir edilen araçsallaştırıcı bakışın siyasetteki izlerini görmek mümkündür. 


Bu durum, 12 yıl boyunca Merkel'in dış politika başdanışmanlığını yapan Christoph Heusgen'in yakın zamanda yayınlanan anılarında da açıkça görülmektedir.

Merkel döneminin Türk-Alman ilişkileri açısından pek olumlu seyretmediği ortadadır. Schröder döneminde Türkiye'nin AB üyelik sürecine ivme kazandıran politikalar sekteye uğratılmış, ardından dönemin Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy ile bir araya gelinerek 2007'den itibaren Türkiye'nin AB üyelik müzakerelerinin önü tıkanmıştır.

Üstelik Türkiye'ye imtiyazlı ortaklık gibi AB üyeliğine alternatif bir model de sunulmamış, bu durum Türkiye'nin Batı ile kurduğu ilişkileri zaman zaman kopma noktasına getirerek özellikle 2010'lardan sonra AB sürecinin Türkiye'de yarattığı reform dinamiğini kesintiye uğratmıştır. 


Merkel döneminin Türkiye politikasının arkasında yatan temel bakış açısı yukarıda tasvir edilen tarihsel nedenlerin dışında Almanya'nın Türkiye'yi kendi değerleri dışında rakip bir güç olarak görmesinden kaynaklanmaktadır.

Merkel'in danışmanı Heusgen anılarında Balkan ülkelerinin AB'ye alınması konusunu tartışırken şu cümleyi kurmaktadır:

Balkan ülkelerini bir an önce AB'ye almalıyız, aksi takdirde, bu ülkeler Türkiye, Çin ve Rusya'nın etki alanına girebilirler.


Bu cümle Almanya'nın Türkiye'ye bakışının temel anatomisini oluşturmaktadır. Almanya'nın gözünde Türkiye, AB'ye üye olmaya aday bir ülke değil, tam tersine önemli bir rakip ve Batı değer sisteminin dışında Rusya ve Çin ile aynı kategoride mütalaa edilen bir ülke konumundadır.

Bu bakış açısı sadece Heusgen'e özgü bir bakış açısı değildir. Bu tasavvur aynı zamanda Almanya'daki dış politika alanında çalışan düşünce kuruluşlarının, medyanın genelinin ve Alman entelektüellerinin Türkiye'ye bakışında da görülmektedir.

Yine Merkel döneminde 2015-2020 yıllarında Almanya'nın Ankara Büyükelçiliğini yapan Martin Erdmann emekli olmasının akabinde Almanya'nın saygın gazetelerinde Frankfurter Allgemeine gazetesinde Heusgen'in bakış açısına benzer bir içerik ile Türkiye aleyhine zehir zemberek bir makale yayınlamıştı. 


Türkiye'nin sürdürmekte olduğu yapıcı yaklaşıma rağmen, Almanya'nın Türkiye'ye bakışı Heusgen örneğinde olduğu gibi çıkar odaklı ve mesafeli bir şekilde devam etmektedir.

Oysa yukarıda vurgulanan ekonomik ve sosyal nedenlerin dışında dünyada yeni gelişen jeopolitik dengelerden dolayı hem Avrupa'nın hem de Almanya'nın Türkiye gibi bir aktöre duyduğu ihtiyaç aşikardır.

Bu durumu Günter Oettinger gibi AB Komisyon Başkan Yardımcılığı yapmış Alman kökenli insanlar farklı mecralarda dile getirmişlerdir.


Peki bu gerçeklere rağmen, Almanya'nın Türkiye'ye yönelik jeopolitik körlüğü nasıl açıklanabilir?

Bu Jeopolitik körlükten dolayı Almanya aynı zamanda başta PKK ve FETÖ gibi örgütler olmak üzere, Türkiye'nin terör örgütü olarak tanımladığı yapıların kendi ülkesindeki faaliyetlerine de müsaade etmektedir.

Bunun nedenlerinden birisi Almanya'nın bazı gelişmeleri jeopolitik anlamda okumakta zorlanmasıdır. Rusya'ya enerji alanındaki aşırı bağımlılık bu yanlış okumanın yakın zamandaki bilinen örneklerinden biri olarak görülebilir.

Bu anlamda Almanya'nın Türkiye ile yakın ve samimi bir ilişki geliştirmenin iki ülke için de faydalı olabileceği gerçeğini görememesine şaşırmamak gerekir.


Bir diğer neden ise, Almanya'da Türkiye ile ilgili bilgilerinin genellikle manipülatif kaynaklara dayanmasıdır. Almanya'da Türkiye ile ilgili üniversite kürsülerinde ve düşünce kuruluşlarında çalışan insanların kayda değer bir kısmı ya son derece politize ya da FETÖ ve PKK gibi terör grupları ile ilişkili insanlardan oluşmaktadır.

Bu kişilerin ortaya koydukları raporlar Türkiye konusunda manipülatif ve serin kanlılıktan uzak bakış açıları üretmektedir. Yine benzer şekilde, Alman medyasında hemen hemen tüm ulusal yayın organlarının Türkiye temsilcilikleri olsa da Türkiye'deki bu temsilciler çoğunlukla Birgün gazetesi gibi tek bir odağa sahip medya mensuplarıyla veya aşırı politize akademisyenlerle ilişkiler kurarak tek yönlü bir şekilde gündemden beslenmektedirler.

Türkiye bu duruma karşılık kamu diplomasisinin olanaklarını yeterli derecede kullanamayarak ülke imajı ile ilgili oluşan bu menfi durumu pek de düzeltememiştir.

Türkiye'nin stratejik bir iletişim politikası ile ülke imajının global arenada düzeltilmesi için kapsamlı bir çalışma yapması gerekmektedir. Bu, sadece Türk-Alman ilişkilerinin geleceği açısından değil, aynı zamanda yabancı yatırımcı çekmek için de hesaba katılması gereken temel bir gerekliliktir.


Ukrayna savaşı sonrası iyice belirginleşen, Çin ve ABD'nin baş aktör olarak sahne aldıkları yeni jeopolitik ortamda Türk-Alman ilişkilerinin iyi bir düzlemde devam etmesi her iki ülke için faydalı görünmektedir.

Böyle bir ilişkinin zemini Almanya özelinde samimi ve objektif bir temele dayanmalıdır. Almanya aynı zamanda Türkiye'nin güvenlik kaygılarını dikkate alarak Türkiye'nin iç huzuru ve toprak bütünlüğünü tehdit eden terör örgütlerinin Almanya'daki faaliyetlerine fırsat vermeyen bir politika güttüğünü kanıtlamalıdır.

İki ülke arasındaki ilişkilerin iyi bir yönde gelişmesi için gerekli olan ekonomik ve sosyal altyapının zaten mevcut olduğunu tekrar söylemeye de gerek yoktur. 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve bRUXELLES KORNER 'in editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

Yorum Yazın

Facebook Yorum

Bülent Güven

    iletişime geç

    Bülent Güven

    Köşe Yazarları
    Bülent Güven
    Bülent Güven İsrail neyin peşinde?
    Dr. Güngör Gökdağ
    Dr. Güngör Gökdağ Arap Dünyası İran-İsrail Savaşında Neden Sessiz?
    Tonyukuk Boran (Uluslararası Stratejist)
    Tonyukuk Boran (Uluslararası Stratejist) İSRAİL-İRAN SAVAŞI-3 ABD FORDO İÇİN SAVAŞA GİRECEK Mİ?
    Prof Dr Ali Vural Cengiz Arizona GCU Öğretim Üyesi
    Prof Dr Ali Vural Cengiz Arizona GCU Öğretim Üyesi İsrail-İran Savaşındaki Büyük Resim
    Kadir Duran French
    Kadir Duran French L'instruction en flexy job et Prof le jour, Barmaid le soir
    FİKRİYE AYRANCI KEPER
    FİKRİYE AYRANCI KEPER Bayramlar Vardı Bir Zamanlar…
    Kadir Duran
    Kadir Duran Faiz İllüzyonu: 25 Yıllık Ekonomik Gerilemenin Özeti
    Ferda (Boz) Güneri
    Ferda (Boz) Güneri ELA : “BABAMI İSTİYORUM!”
    Gulten Abaci
    Gulten Abaci ÖZBEKİSTAN   SEMERKAND TAŞKENT  BUHARA,HİVE  VE KAZAKISTAN ALMATA. ATA ŞEHİRLERİM DE YENİDEN DOĞMAK
    Sait Kose
    Sait Kose NANKÖRLÜK ve İHANET
    Nerkiz Sahin
    Nerkiz Sahin 4 mevsim biz
    Yüksel Çilingir
    Yüksel Çilingir Flowing through place and memory
    Derya Soysal
    Derya Soysal Magtymguly Pyragy, poète turkmène à renommée mondiale
    Ahmet Urfali
    Ahmet Urfali "23 NİSAN'IN ANLAMI VE TARİHİ BOYUTU” KONULU KONFERANS
    Ayla Coşkun Ceren
    Ayla Coşkun Ceren Dünyadan Göçmek
    TAYFUN ANIL ( BRUXELLES AVUKAT )
    TAYFUN ANIL ( BRUXELLES AVUKAT ) Belçika hükümeti (tarafından önerilen yeni vergi reformu, çalışanlar ve sıradan vatandaşlar için aşağıdaki önemli değişiklikleri içermektedir
    Duran Kadir
    Duran Kadir Biliyor muydunuz? Henry "Box" Brown kimdir ?
    Dr. Bedri ŞAHİN Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni
    Dr. Bedri ŞAHİN Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni Dr. Bedri Şahin ile Almanya Seçimleri Röportajı
    FIKRET AYDEMIR
    FIKRET AYDEMIR AB “ticaret savaşı”na hazır
    KARMA YAZARLAR KÖŞESİ
    KARMA YAZARLAR KÖŞESİ Hakiki Kabakçı : EMİRDAĞ’LIYIM BEN DEME
    NASREDDİN HOCA FIKRALARI
    NASREDDİN HOCA FIKRALARI 5 YENI NASREDDİN HOCA FIKRALARI
    T.C Huseyin Avni Gelendost
    T.C Huseyin Avni Gelendost DOST BİRİKTİRİN..
    ERDOĞAN KAHYA
    ERDOĞAN KAHYA Turizmde Herşey Dahil Sistemi tartışılmalı
    Kamil Sayın
    Kamil Sayın Kamil Sayın'dan HAKİKİ KABAKÇI
    Avukat Mehmet Taş ( TR )
    Avukat Mehmet Taş ( TR ) T.C 'de kiralayan ve kiracı arasındaki ilişkiler
    Hüseyin Ekmekçi
    Hüseyin Ekmekçi İNİŞLE DÜŞÜŞ ARASINDA BİR AĞIT
    Zehra Özer
    Zehra Özer Yüreğime dokunmadı desem yalan olur...
    Ramazan Kurt
    Ramazan Kurt "Yabancı Kökenli Sahte Sosyalistler: Yeter Artık PS'in Sırtından İnin!"
    Serap Yenici
    Serap Yenici Kirmi Kir !
    Bahattin Gemici
    Bahattin Gemici ALMANYA SİYASETİNE AĞIRLIĞIMIZI KOYALIM
    Ansa Suoğlu
    Ansa Suoğlu "En kötü barış, en haklı savaştan daha iyidir." Cicero
    Murat Topoglu
    Murat Topoglu ORUÇ TUTMANIN SAĞLIĞA ETKİLERİ
    BELMA TEK
    BELMA TEK Kadın ve Gül
    Hakan Erzurumlu
    Hakan Erzurumlu Belçika için oturum ve çalışma izni ...
    Zekiye Dogan
    Zekiye Dogan BİR ERKEĞE DÖRT KADIN
    DOMINIQUE DESERRANO
    DOMINIQUE DESERRANO Brand Revenue in the Business-to-Business World:
    Bizi Takip Edin
    Facebook
    Twitter
    Instagram
    Youtube
    BRUXELLES KORNER BLOG COPYRIGHT 2015-2025
    KünyeGizlilik PolitikasıRSSSitemapSitene EkleArşivİletişim
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDINYOUTUBE

    © 2025 S-B-E Ltd | Yazılım: Onemsoft

    Haber GönderFirma Ekleİlan Ekle