Toplumlar her zaman ezenler ve ezilenler diye ikiye ayrılır. Ezilenler birleşip ayaklanır. İşçiler, köylüler ve burjuvalar Fransız devriminde ayaklanmıştır. Bu ayaklanma ancak halk bilinçlendikten sonra olur. Bu bilinçlenme döneminde kitap yaygınlaşır. Bağımsızlığı savunan fikirler ortaya çıkar.
Fransa'da ise devrimden önce toplum soylular ve diğer toplum diye ayrılırdı. Soylular toprak sahibidir, burjuvalar ne kadar okusada yönetimde hiç bir yere varamazlardı, soylu olmadıkları için bir engel vardı. Artık devrimin vakti gelmişti. Artık soyluların ayrıcalıklarının sonu gelmesi gerekiyordu. Devrimci düşünce, ülkede köklü yapısal değişikliklere gitmesi gerektiğine inanan katmanlar arasında yayılmaya başlamıştır.
1789 yılında Fransız devrimi gerçekleşir, Fransa'daki mutlak monarşinin devrilip, yerine cumhuriyetin kurulması ve Roma Katolik Kilisesi'nin ciddi reformlara gitmeye zorlanmasıdır. Avrupa ve Batı dünyası tarihinde bir dönüm noktasıdır. Sosyal bir akımı başlatan en büyük etkendir.
Fransız devriminde halk cidden kazanmış mıdır? Artık kudret kimin elindedir ?
Fransız devrimden sonra censitary oy sistemiyle halk oy kullanabildi. Bir tek zengin sınıflar söz ve güç sahibi oldu. Zengin burjuva soylulardan ve kiliseden ayrıcalıklarını aldı ve dahada zenginleşti. Böylesiyle ezinlerler ve ezenler farklı boyutlar aldı. Artık ezenler Burjuvaydı ezilenler ise İşçi/köylü sınıfıydı. Bu sadece Fransa'da değil, Rusya'da da geçerliydi.
Bu işçi/köylü sınıfı ise Rusya'da 1inici Cihan savaşı döneminde ayaklanmıştır. Rusya'daki mutlak monarşiyi ve gelişmekte olan kapitalizme karşı yapılan bir ayaklanmadır. Bu ayaklanma şubat devrimiyle sonuçlanmıştır. Şubat Devriminin sebepleri arasında toprak sahipleri tarafından kötü muameleye uğrayan topraksız köylülerin durumu, şehirdeki işçilerin oldukça kötü koşullarda çalışmaları ve Batıdan gelen özgürlükçü fikir akımları eklenebilir. Özellikle savaş döneminde yaşanan kıtlıklar, askeri alanda yaşanan başarısızlıklar da rejime olan güveni sarsıcı etkide bulunmuştur.
Rusya takvimin 23 şubat tarihinde İmparatorluğunun başkenti Petrograd'da gıda dağıtımının düzenlenmesini talep eden bir gösteri yapılmış ve onbinlerce gösterici toplanmıştır. Başlangıçta ılımlı bir şekilde ilerleyen gösteri büyüyerek kentin işçilerinin çoğunluğunun desteğini alınca yayılmıştır. Sovyetleri kurmaya çalışan Menşevik milletvekilleri ile işçilerin temsilcileri, Nikolay Çheidze'nin başkanlığında Petrograd Sovyeti kurulmuştur.
Devrimin başarılı olmasının ardından İsviçre'de sürgünde olan Bolşevik lider Lenin Mühürlü Tren ile Petrograd'a 3 Nisan 1917 tarihinde ulaşır. Derhal partisini yeni döneme hazırlamak adına Nisan Tezleri olarak bilenen açıklamaları yapar. Buna göre sürmekte olan savaş emperyalist bir savaştır ve kesinlikle desteklenmemelidir. Savaşın iktidardaki burjuvaziye karşı iç savaşa dönüştürülmesini savunan Lenin Bolşevikler önderliğindeki proletaryanın iktidarı kendi kurduğu Sovyetler adına almasını talep eder. Başlangıçta kendi partisi içinde bile destek bulmayan Lenin'in fikirleri ülkede yaşanan gerçeklerle olumlanacak ve Bolşeviklerin hızlı bir şekilde örgütlenerek güçlenmesine yol açacaktır.
Menşevik lerle kıyaslanırsa azınlık olan Bolşevikler Rusya takvimin ekim ayında darbeyle iktidara geçerler.
Rusya'daki devrimciler Fransız devrimine benzer bir devrim yapmak istemediler. Sadece mutlak monarşiye karşı yapılan bir devrim değildi, aynı anda Burjuvaya yani Kapitalizme karşı yapılan bir devrim oldu. Devlet yönetimi kapitalizmle olmayacaktı sosyalist devlet kurulacaktı. Leninin açıkladığı tezlerde herkes barış içinde yaşayacağı yazıyordu.
Peki gerçekten böyle mi oldu ?
1918 ve 1922 yılları arası ülkede iç savaş yaşandı. Bolşeviklere karşı yapılan saldırılara karşı kızıl terör adı verilen Çeka tarafından başlatılan toplu tutuklama, yargısız infaz gibi eylemlerin dönem başlamıştır. Stalin döneminde yargısız infaz sayısı o kadar artmıştır ki sayısı kesin bilinmemektedir. Aynı dönemde Gulag adı verilen cezai çalışma kampları sistemleri kurulmuştur.
Belki devlet mutlakiyetle veya kapitalizmle yönetilmiyordu ama kesin olarak bir totaliter rejimdi.
Totalitarizm; tüm yetkilerin merkezîleştirildiği, devlete mutlak itaat beklenen, diktatörlükvari yönetimdir.
Bu devlet sistemi çok sürmemiştir, farklı milletler 1991 yılında bağımsızlarını istemişler, aynı anda Rus halkı sistemi değiştirmiştir sonuç olara Sovyetler birliği bu şekilde dağılmıştır.
Derya Soysal