Unity in Profession: Youth & Diplomacy Forum
Brüksel, kesişen kaderlerin başkenti
Kadir Duran / Bruxelles Korner Büyük Haber Dosyası

Brüksel… Bir cumartesi öğleden sonrası.
Avrupa kurumlarına birkaç adım mesafede, bir amfi salonunda alışılmadık bir heyecan birikiyor.
Sıralarda oturan gençler Ankara’dan, İzmir’den, Konya’dan, Brüksel’den, Gent’ten, Limburg’dan, Almanya’dan…
Ve daha uzaklardan: Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan’dan.
Birçoğu hayatında hiç diplomatik bir etkinliğe katılmamış.
Bir büyükelçiyi yakından görmemiş.
Hele ki bir salonda aynı anda beş milletvekili, bir başkonsolos, Anadolu’dan özel olarak gelen bir belediye başkanı ile bir araya gelmek… onlar için neredeyse hayal.
Havada hafif bir gerginlik değil, tatlı bir “ilk kez” duygusu var.
Ve sahnenin kenarında, tüm bu hareketliliği sakin bir disiplinle yöneten genç bir adam duruyor:
EUROVIA Başkanı, KU Leuven öğrencisi Oğuzhan Bahadır Arı.
Onun yaptığı şeyi, Brüksel’de bugüne kadar çok az öğrenci örgütü yapabildi.
I. Diplomatik Açılış Brüksel, dinlemek için susuyor
Büyükelçiler Büyükelçi Faruk Kaymakcı ve Büyükelçi Barış Tantekin salona girer girmez bir sessizlik çöküyor.
Telefonlar dizlere bırakılıyor, öğrenciler dik oturuyor.
İlk sözü Faruk Kaymakcı alıyor.
Sesi ağır, cümleleri seçilmiş, ritmi sakin.
“Diplomasi bir meslek değildir. Bir taahhüttür.” Faruk Kaymakcı
Brüksel’i “dünyanın karar koridorlarının kavşağı” olarak tarif ediyor: AB, NATO, uluslararası misyonlar…
Gençlere dönüp şöyle diyor:
“Brüksel’de küresel aktör olabilirsiniz.
Diplomasi sadece bir görev değildir; ülkenize ve dünya barışına verilen bir sözdür.”
Ardından söz alan Büyükelçi Barış Tantekin’in tonu daha sıcak, daha içten.

“Siz diasporamızın gelecekteki entelektüel ve profesyonel elitisiniz.” Barış Tantekin
Ve devam ediyor:
“Türkiye–Belçika ilişkileri sizinle güçlenecek.
Sizin eğitiminiz, disiplininiz ve katkınızla.”
Salonda bir anda herkes not almaya başlıyor.

II. Panel II — Salonun nefes alma biçimi değişiyor
Sahneye milletvekilleri çıktığında atmosfer değişiyor.
Daha doğrudan, daha kişisel, daha çıplak ve gerçek bir hava.
Ali Özkaya, İbrahim Yurdunuseven, Hasan Arslan,
Serkan Koyuncu, Onur Sevim…
Avukatlar, doktorlar, siyasetçiler, bir belediye başkanı, Afrika görmüş bir diplomat…
Hepsinin ortak noktası:
Hiçbiri nereden geldiğini unutmamış.
Bunu daha ilk cümlelerinden anlıyorsunuz.

III. Ali Özkaya Hukuk, mücadele ve kader
Ali Özkaya’nın sesi yumuşak, hatta nostaljik bir tonda başlıyor:
“Sekiz çocuklu bir ailenin ikinci çocuğuyum.
Köy okulunda bir sınıfta beş seviye birlikte okurduk.”
Salondan kahkahalar yükseliyor.
1987’de bir seçim kampanyasında bir bayrak asarak siyasete adım atışını anlatıyor.
Bir bayrak asmak…
Ve o hareket, 30 yıllık bir kariyerin başlangıcı.
Sonra hayatını değiştiren anı paylaşıyor:
Bir bakanın kendilerine söylediği sözler:
“Hâkim, kaymakam olmak kolay…
Ama iyi bir meslek sahibi olmak zordur.
Avukat olun.”
O an, kendi kaderinin yönünü tayin etmiş:
“O gün karar verdim: Avukat olacağım.
Ve o yoldan bir daha hiç dönmedim.”
Sonra gençlere dönüyor:
“Hedef belirleyin. Gerektiğinde yeniden düzenleyin.
Dürüst çalışmayla ulaşılamayacak mevki yoktur.”
Telefonlar havada.
Herkes kaydediyor.
IV. İbrahim Yurdunuseven Mizah, tevazu ve cesaret
Gülümseyerek başlıyor:
“Hocam bana ‘Vatanını sevmiyorsun’ dedi.
Ben de ‘Hocam, daha yeni kaydoldum, beni tanımıyorsunuz ki!’ dedim.”
Salon kahkahaya boğuluyor.
Ama anlattıkları mizahla bitmiyor:
Hukuk fakültesi
Askerlik
27 yıl avukatlık
İl başkanlığı
İki dönem milletvekilliği
Ve en sevdiği cümle:
“Tekrar doğsam yine avukat olurdum. Hukuk asil bir meslektir.”
Sonra gençlere unutulmaz bir metafor bırakıyor:
“Rotası olmayan gemi limana varamaz.
Önce bir rota belirleyin.”
Ve ardından ünlü söz:
“Gençlik, beyaz sütün içindeki beyaz kılı görebilendir.
Ben o gençliği bugün burada görüyorum.”
Salonda derin bir sessizlik…
V. Hasan Arslan Tıp, emek ve insan hayatı
Yumuşak bir tonla konuşuyor:
“Tıp uzun bir yol… Çok uzun.
Ama sizi mutlu ediyorsa zamanın önemi yoktur.”
Acil servis geceleri, dializ günleri, yönetim yılları…
Ve seçim kampanyasında duyduğu cümleler:
“Hocam, kolumu siz dikmiştiniz.
Çocuğumu siz kurtarmıştınız.
Babamı siz hayata döndürmüştünüz.”
Bunları anlatırken salon nefesini tutuyor.
Mesajı:
“Nerede olursanız olun işinizi en iyi şekilde yapın.
Toplum böyle değişir. Ve unutmayın: birlik güçtür.”
VI. Sonra… Serkan Koyuncu sahneye geliyor. Ve salon yerinden kalkıyor.
Adı anıldığında bile bir hareketlenme oluyor.
Emirdağlı gençler ayağa dikiliyor.
Fısıltılar, gülüşmeler, heyecan…
O mikrofonu eline aldığında ise salona bir cümle düşüyor:
“Belçika’ya her geldiğimde kendimi eve dönmüş gibi hissediyorum.”
Herkes gülümsüyor.
Ve ardından:
“Emirdağlılar, ellerinizi kaldırın!”
Salonun neredeyse yarısı ayağa kalkıyor.
Gülüşmeler, alkışlar…
Sonra kendi hikâyesini açıyor:
“Altı kardeşin en küçüğüyüm.
Annem okuma yazma bilmezdi. Babam çobandı.
Hiç tatilim olmadı. Hep çalıştım.”

Ortaokulda kurduğu hayali anlatıyor:
“Bir gün Emirdağ’a hizmet edeceğim.”
Mühendislik, yüzlerce ev, onlarca aile, köyler, projeler…
2014’te mağlubiyet.
2019’da zafer.
2024’te yeniden zafer.
Ve gençlere dönerek:
“Teknolojiyi, bilimi, Avrupa’nın yöntemlerini öğrenin.
Bir gün ülkenize taşıyın.
Gelecek sizin çağınızdır.
Bizi asla hayal kırıklığına uğratmayın.”
Alkışlar…
Uzun, içten, sarsıcı.
VII. Onur Sevim Kulislerin diplomatı
Sesi sakin ama ağırlığı başka.
“Ben hiç diplomat olmayı hayal etmedim.
Ben gazeteci olmak istiyordum.”
Mehmet Ali Birand’ı, yaptığı stajları, vazgeçişini anlatıyor.
Ve ilk görevini:
“Madagaskar…
Altı ay bir otelin bir katında elçilik açtık.”
Sonra Brüksel, sonra Tiflis.
Tiflis’te yaşadığı baskıyı anlatıyor:
“Sürekli heyetler, krizler, komşu ülke olmanın zorlukları…”
Ve şimdi Brüksel’in Başkonsolosu olarak vatandaşlara hizmet ediyor.

Konsolosluğun özünü şöyle anlatıyor:
“Konsolosluk vatandaşın evidir.
Doğumdan pasaporta, askerlikten sosyal sorunlara kadar biz buradayız.”
Ve bütün mesleğini özetleyen cümle:
“Vatandaşlarımızdan iyi Belçikalılar olmalarını istiyoruz.
Çünkü sesimizin duyulması bununla mümkündür.”
VIII. Panel III Zihinlerin buluşması: Eğitim, toplum, gençlik
Bu panelde Maarif Vakfı, UID, bölge milletvekilleri ve psikologlar sahnede.
Konular daha analitik:
kimlik,
entegrasyon,
ruh sağlığı,
toplum katılımı.
Ortaya çıkan ortak mesaj:
“Toplumsal katılım ve entegrasyon seçenek değil, başarı zemini.”

IX. Brüksel’de o gece… Bir nesil ayağa kalktı
Etkinlik bitiyor ama salon boşalmıyor.
Milletvekilleri öğrencilerle konuşuyor.
Diplomatlar soru cevaplıyor.
Gençler fotoğraf çekiyor, kartvizit topluyor, hayal kuruyor.
Bir öğrenci:
“Bu akşam her şeyin mümkün olduğunu anladım.”
Bir Kazak öğrenci:
“Buradan bir hayat planı ile ayrılıyorum.”
Bir Emirdağlı:
“Ben de bir gün belediye başkanı olmak istiyorum.”
Ve KU Leuven’den bir genç özetliyor:
“Bu forum sadece ilham vermedi.
Bizi uyandırdı.”
X. Sürpriz Konuk Bir eğitim diplomatının sessiz etkisi
Hümeyra Altuntaş Kıran salona sessizce giriyor.
Bir anda herkes fark ediyor:
“Eğitim Müşaviri geldi…”
Konuşmaya başlar başlamaz salon saygıyla susuyor.
Kıtalar, kültürler ve kurumlar arasında geçen bir hayat
1982’de Zonguldak’ta doğmuş.
Sydney, Anamur ve Malatya arasında büyümüş.
Ders niteliğinde bir gülümsemeyle diyor ki:
“Eğitim sadece öğrendikleriniz değildir.
Hayatın sizi bıraktığı yer de bir eğitimdir.”
Akademik yolculuğu etkileyici:
İngilizce Öğretmenliği (Marmara Üniversitesi)
Uluslararası İlişkiler (Anadolu Üniversitesi)
İngilizce Mütercim-Tercümanlık (Hacettepe Üniversitesi, yüksek lisans)
Çeviri ve Kültürel Çalışmalar (Gazi Üniversitesi, doktora)
Ve mesleki kariyeri:
OECD ve EUROSTAT Türkiye temsilciliği
EURYDICE görevi
ulusal–uluslararası eğitim projeleri
onlarca ülkenin eğitim sistemine dair incelemeler
Nisan 2023’ten beri Brüksel Eğitim Müşaviri
Şöyle diyor:
“EURYDICE deneyimi beni derinden etkiledi.
Avrupa–Türkiye eğitim işbirliği artık mesleki omurgam.”

Mesajı net ve güçlü
“Avrupa’da okuyorsunuz.
Her fırsatı değerlendirin.
Dilleri öğrenin, kültürü anlayın.
Ve bir gün bu birikimi Türkiye’ye taşıyın.”
Ve en vurucu cümle:
“Eğitim altın pasaportunuzdur.
Dünyanın her kapısını açar.”
Etkinlikten sonra öğrenciler onu çevreliyor.
Sorular, notlar, teşekkürler…
Bir Gentli öğrenci:
“Onu dinleyince eğitimimin gerçekten bir anlamı olduğunu hissettim.”
Bir Leuvenli genç:
“İnsanın daha ileri gitme isteğini artırıyor.”
SON
Bu gece Brüksel sadece Avrupa’nın başkenti değildi.
Kaderlerin, hikâyelerin ve geleceklerin buluşma noktasıydı.
Ve o salondan çıkan gençler,
Türkiye–Belçika–Avrupa üçgeninin yeni aktörleri olarak
yeni bir dönemin kapısını araladı.











Yorum Yazın