Belçika: Korumanın Yerini Baskı Aldığında
BELÇİKA HABER - ACTUALITE BELGIQUEBelçika: Korumanın Yerini Baskı Aldığında
Belçika: Korumanın Yerini Baskı Aldığında
Organize bir toplumsal istikrarsızlaşmanın anatomisi mi?
Kadir Duran
Analist – Bruxelles Korner
Brüksel | İç Jeopolitik Analiz
ÖNE ÇIKAN NOKTA
Artan işten çıkarmalar, sert düşen işe alımlar, ağırlaşan mali ve sosyal baskılar, hane halkı ve KOBİ’ler üzerindeki yük: Belçika, devletin korumadan çok zorlamayı tercih ettiği bir sistemsel gerilim dönemine giriyor. Bu tablo basit bir yönetim hatası mı, yoksa bilinçli bir ideolojik tercihin sonucu mu?
İstihdam: KOBİ’ler frene basıyor
Son SD Worx barometresi, endişe verici bir kırılmayı ortaya koyuyor:
-
Her 5 KOBİ’den 1’i, 2026’nın ilk çeyreğinde personel azaltmayı planlıyor
-
Brüksel’de oran %25, 2017’den bu yana en yüksek seviye
-
Sadece %28’i yeni personel almayı düşünüyor (2021’den beri en düşük oran)
Ekonomi çevrelerine göre bu göstergeler artık geçici bir yavaşlamayı değil, kalıcı bir güven kaybını yansıtıyor.
İdari ve mali baskı: makas etkisi
İş gücü piyasası daralırken, şirketler aynı anda şunlarla karşı karşıya:
-
Çalışma sürelerinin dijital beyanına ilişkin yeni yükümlülükler
-
Artan bürokratik karmaşıklık
-
Sermaye kazançlarının vergilendirilmesi, yatırımcılar açısından olumsuz bir sinyal olarak algılanıyor
Doğrudan sonuçlar:
-
Savunmacı mali kararlar
-
Sermayenin yavaş ama sürekli çıkışı
-
Belçika’ya yatırım yapma konusunda yabancı şirketlerin (inbound) artan çekingenliği
(mali istikrarsızlık ve olası çıkış vergileri endişesi)
Brüksel: pusulasız bir başkent
Brüksel’de tabloyu ağırlaştıran temel bir siyasi faktör var:
uzun süredir devam eden bölgesel hükümet boşluğu.
Aynı anda:
-
konut krizi,
-
yaşam maliyetlerinin artışı,
-
Düşük Emisyon Bölgeleri (LEZ) kısıtlamaları
ile boğuşan bir başkentte, siyasi yönetişim eksikliği “desteklemeyen ama dayatan devlet” algısını güçlendiriyor.
? Çevresel gerekçeleri tartışmasız olan LEZ’ler, pratikte en çok:
-
düşük gelirli haneleri,
-
serbest meslek sahiplerini,
-
gerçekçi ulaşım alternatifi olmayan çalışanları
etkiliyor.
Kredi: yeni bir yoksullaşma hızlandırıcısı
Bu gergin ortamda kredi, giderek bir sosyal tuzağa dönüşüyor:
-
Tüketici kredileri yoluyla artan aşırı borçlanma
-
Konut kredilerinde büyüyen baskı:
-
ödeme aksaklıkları,
-
icra satışları,
-
bazı sosyal yardımlara erişebilmek için zorunlu satışlar
-
Kiracı aileler de ciddi risk altında:
artan okul masrafları, yüksek kiralar ve ek giderler.
? Yoksullaşma artık sadece uç kesimleri değil, orta sınıfı da içine alıyor.
İşsizlik: dışlamalar ve rakam savaşı
İşsizlik tartışması, derin bir toplumsal fay hattını açığa çıkarıyor.
Bakan David Clarinval tarafından dile getirilen rakamlara göre,
uzun süreli işsiz olup sistemden çıkarılması planlananların %60’ından fazlası “yabancı kökenli”.
Fact-check’ler şunu hatırlatsa da:
-
“köken” ≠ vatandaşlık
-
≠ yeni göç
➡️ Siyasi etki anında oluşuyor:
Rakamlar bir anlatı aracına dönüşüyor,
sosyal karmaşıklık basit karşıtlıklara indirgeniyor
ve dışlamalar kaçınılmaz bir idari zorunluluk gibi sunuluyor.
⚖️ Zengin bir toplum, kırılgan bir nüfus
Belçika hâlâ zengin bir ülke ve yüksek servet yoğunlaşmasına sahip.
Ülkede 900 binden fazla milyoner bulunuyor.
Ancak bu tablo şu temel soruyu gündeme getiriyor:
❓ Nasıl oluyor da zengin bir devlet bu kadar yaygın sosyal güvensizlik üretebiliyor?
Bu çelişki:
-
toplumsal düşüş hissini,
-
kurumlara güvensizliği,
-
siyasal kutuplaşmayı
besliyor.
Yetersizlik mi, ideolojik tercih mi?
Art arda gelen ve özellikle:
-
hastaları,
-
işsizleri,
-
kiracıları,
-
KOBİ’leri
vuran politikalar karşısında şu soru kaçınılmaz hale geliyor:
Bu tablo bir yönetim beceriksizliği mi, yoksa bilinçli bir ideolojik yönelim mi?
Baskının korumanın yerini aldığı,
şartlı bir devlet modeli hipotezi, özellikle:
-
topluluklar arası gerilimler,
-
sertleşen siyasi söylemler,
-
sosyal politikada aşırı sağ normlarının normalleştiği
bir bağlamda ciddi biçimde tartışılmayı hak ediyor.
Risk: güven kopuşu
Benzetme sert ama açıklayıcı:
Belçika bir zincirleme reaksiyon, adeta sistemsel bir patlama sürecinden geçiyor.
Etkiler ani değil, ama kalıcı:
-
seçimlerde kutuplaşma,
-
demokratik güven kaybı,
-
toplumsal radikalleşme
? Tarih nettir:
Bir sistem artık korumadığında ve gelecek sunmadığında,
itiraz bir istisna değil — kaçınılmaz bir sonuçtur.
Sonuç – Belçika yol ayrımında
Bu tartışma klasik sağ–sol ayrımının ötesindedir.
Mesele ideoloji değil, demokratik istikrar meselesidir.
Baskı ile yöneten, güven inşa etmeyen bir devlet
reform üretmez,
büyük bir siyasi sarsıntının zeminini hazırlar.
Belçika bugün bir yol ayrımında:
-
ya çekicilik, öngörülebilirlik ve sosyal yatırımı seçecek,
-
ya da genel baskının, kaçınılmaz olarak
sandıkta ve bilinçlerde bir kırılmaya yol açacağı bir yolda ilerleyecek.
Kadir Duran – Bruxelles Korner
Analizlerimizi takip edin: BruxellesKorner.com
Paylaş | Yorumla | Tartış
İlginizi Çekebilir