© © 2024 S-B-E Ltd

“Avrupa ders çıkarmalıdır”

“TÜRKİYE’YE, AB ÜYELİĞİNİN BİR EFSANE OLDUĞU SÖYLENMELİ” MR Başkanı Georges-Louis Bouchez: “Türkiye'ye, AB üyeliğinin bir efsane olduğunu söylemenin demokrasi açısından daha dürüst bir yaklaşım olacağına inanıyorum.”

Bruxelles Korner

Kadir Duran

 

“TÜRKİYE’YE, AB ÜYELİĞİNİN BİR EFSANE OLDUĞU SÖYLENMELİ”

MR Başkanı Georges-Louis Bouchez: “Türkiye'ye, AB üyeliğinin bir efsane olduğunu söylemenin demokrasi açısından daha dürüst bir yaklaşım olacağına inanıyorum.”

Uluslararası Genç Liberal Parti (MR) Komisyonu Brüksel Bölgesi Temsilcisi Nima Hairy tarafından düzenlenen "Türkiye Seçimlerinde Uçurumu Kapatmak" başlıklı konferans 3 Mayıs’ta MR binasında gerçekleştirildi.

Konferansa Belçika MR Başkanı Georges-Louis Bouchez, CHP Avrupa Temsilcisi Kader Sevinç, Brüksel Vrije Universitesi (VUB) Akademisyeni Demir Murat Seyrek katıldı.

Belçika MR Başkanı Georges-Louis Bouchez, konferansta yaptığı konuşmada, Türkiye’deki seçimlerin Avrupa ülkeleri ve ABD’deki yansıması üzerine şu bilgileri verdi: “Korkarım, Türkiye'deki durum, Macaristan'daki duruma benziyor. Her şey göründüğü gibi değil. Tablo Macaristan’daki gibi olabilir ve Erdoğan iktidarda kalabilir. Türkiye’deki seçimlere karışamayız ama Türkiye’de olanlar Avrupa’ya yansıyabilir. AB ve ABD, seçimlerden sonra en kötü senaryoya karşı tetikte ve hazırlıklı olmalı, seçimleri yakından izlemeli, seçimleri kim kazanırsa ona saygı duymalı. Erdoğan iktidarının Avrupa, Rusya, Çin ve Afrika’yla ilişkilerini doğru bulmuyorum.

Son olarak seçimlerden sonraki durum, özellikle NATO içinde önemli rol oynayan Türkiye'deki ordunun konumu ve Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş bizim için önemli olabilir. Türkiye’nin NATO’daki varlığının devam etmesi gerekiyor. Orada yanlışlıklar yapılsa genelde bir sorun yok. Avrupa’nın da NATO’yla bağları olan kendine ait bir ordusunun olması gerekiyor.”

“Avrupa ders çıkarmalıdır”

Türkiye AB ilişkilerine değinen Bouchez “Başlangıçta Erdoğan İslamcı değildi, ilericiydi. İstanbul Belediye Başkanı’ydı ve eşi başörtüsü takmıyordu. Sorunlar sonradan geldi, önce Türkiye, AB'ye girmek istedi. İki taraf arasında ortada bir tartışma yokken AB’nin Türkiye’nin üye olabileceğini söylemesi Avrupa'nın hatasıdır. Her zaman Avrupa değerlerinden ve insan haklarından bahseden Avrupa, otoriter ülkelerle sürdürdüğü müzakerelerin başarısızlığından ders çıkarmalıdır. Otokrasi, demokrasideki eksiklik, gazetecilerin özgürlüğünün kısıtlanması, Rusya ve Çin’le iş birliği nedenleriyle Türkiye’nin AB’ye girmesi imkânsız.

Gelinen aşamada, bu şartlar altında ne Almanya ne de Fransa Türkiye'nin AB'ye üyeliğini kabul edebilir, bu, bir efsane hâline geldi. Türkiye'ye AB üyeliğinin bir efsane olduğunu söylemenin demokrasi açısından daha dürüst bir yaklaşım olacağına inanıyorum. Belki bir gün Fransa vatandaşlığına geçerek Fransa cumhurbaşkanı olmam, Türkiye'nin AB üyesi olmasından daha büyük bir olasılığa sahip. Türkiye, bizim için önemli çünkü mültecilerin Avrupa’ya girişini engelliyor.  AB, Ukrayna'nın üyeliğini de 10 veya 20 yıl içerisinde kabul etmeye hazır değil.” ifadelerini kullandı.

Genel olarak Türkiye’de iktidar değişiminin istenmesine karşın pratikte bunun mümkün olmayabileceğini vurgulayan Bouchez sözlerini şöyle tamamladı: “Türkiye sadece İstanbul’dan ibaret değil, ülkede birçok küçük kasaba ve köy de var. Büyük şehirlerde bilgi, mesaj alışverişi kolayken küçük kasaba ve köylerde iletişim karmaşık bir hâl alıyor. İnsanlar aynı eğitim düzeyine sahip değil.”  

“Avrupa Birliği üyelik hedefi önceliğimiz”

CHP Avrupa Temsilcisi Kader Sevinç de konferansta yaptığı konuşmada “Avrupalı bir ülke olarak otoriterleşmeye son verip AB reformları ve demokratikleşmeye odaklanacağız.

Sosyal politikalardan, yolsuzlukla mücadeleye, kadın haklarından kamu alımlarına uzanan her alanda standartlarımızı AB standartları seviyesine çekeceğiz. İnsan hakları ve ifade özgürlüğü alanlarında köklü değişiklikler yapacağız. Parlamenter sisteme geri döneceğiz ancak eskisinden de iyi bir model getireceğiz: Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem.

Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı da bu modele dahildir. Avrupa Birliği ile yakın ilişkiler kuracağız. Zaten biz muhalefet partisi olarak da buradaki varlığımız ve Avrupa siyaseti içindeki rolümüz ile bunu yıllardır yapıyoruz. Bunu, AB için değil, kendi yurttaşlarımızın yaşam standartlarını yükseltmek için yapmayı amaçlıyoruz.

İktidara geldiğimizde AB liderlerinden beklentimiz daha geniş daha güçlü bir AB vizyonunun hakkını vermeleridir. Türkiye resmi olarak AB'ye katılımcı ülke konumundadır. Efsane ve gerçeklerden bahsedeceksek, bu en somut gerçektir. İmtiyazlı ortaklık gibi içi boş tasarılar Türkiye için söz konusu bile olamaz. Türkiye zaten bunun ötesinde bir entegrasyon içinde AB ile ve karar masasında olma sürecinde.

Yarının Türkiyesi yarının AB'sine üye olacak. Hem Türkiye hem AB tarafında reform ihtiyacı bariz. AB de bu haliyle ayakta kalıp küresel bir aktör olamaz. Türkiye'nin AB üyeliğini desteklemiş olan Fransız Cumhurbaşkanı Chirac'ın şu tespiti hala geçerlidir : "Türkiye'nin gelecekteki üyeliği Avrupa Birliği'ne ihtiyacı olan kritik büyüklüğü, katkı getirir".

Avrupa Birliği'nde siyaset yapan liderlerin unutmaması gereken, Türkiye'nin üyeliği olmadan Avrupa Birliği'nin gerçek bir küresel güce dönüşemeyeceği gerçeğidir.

“Gençler özgürlük istiyor”

Demir Murat Seyrek de Belçika'daki Türklerin önemli bir bölümünün 20 yıldır AKP hükümetini desteklediğini ve 2018 yılında Belçika'da Türk toplumunun yüzde 64 gibi rekor düzeyde AKP'ye oy verdiğini ama rakamları okurken dikkat etmemiz gerektiğini vurguladı. AKP’nin 48.000 oy aldığını belirten Seyrek, bunun 142.000 kayıtlı seçmen içinde yüzde 34’e denk geldiğinin ve 250.000 kişilik Türk toplumu içerisinde daha da küçük bir yüzde olduğunun altını çizdi. “AKP’yi destekleyen organize bir yerel teşkilat var ama özellikle gençler arasında AKP popülerliğini yitiriyor. Liberal parti içerisinde bu kadar Türk genci görmek de bunun kanıtı gibi. Belçika’daki Türklerin önemli bölümü Türkiye’de AKP'yi Belçika'da Sosyalist Parti’yi (PS) destekliyordu ama artık bu dinamik özellikle gençler arasında değişiyor. Bu Türkiye’deki gençler için de geçerli ve gençlerin seçimi sonucu etkileyebilir. Seçim adil şartlarda gerçekleşmiyor ama oy verme işlemi ve sayımı çok büyük oranda sorunsuz gerçekleşiyor. Bu nedenle seçimler Türkiye’de hala değişim getirebilir. Gençler özgürlük istiyor ve onların istediği özgürlükleri yaşaması için sistem gerçek bir demokrasiye dönüşmeli. Bu seçim bunun için büyük bir fırsat” sözlerini sarf etti.

 

 

 

 

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER