Nasrul İslam, tecavüz ve cinayet girişiminden suçlu bulundu. Diğer beş erkek zanlıya da, Batı Bengal eyaletindeki Ranaghat'ta yaşanan saldırıdaki soygundan 10'ar yıl hapis cezası verildi. Bir başka şüpheli de zanlılara yardım ve yataklık suçundan yedi yıl hapis aldı.
71 yaşındaki rahibe, soyguncular kaldığı manastırı yağmaladıktan sonra saldırıya uğramıştı.
Çetenin saldırı sırasında nakit para ve diğer bazı eşyaları da çaldıkları olay, ülke çapında büyük yankı bulmuş ve kitlesel protesto eylemleri yapılmıştı. Yasal nedenlerle adı açıklanmayan rahibe, saldırının ardından ameliyat geçirmiş ve Batı Bengal dışına çıkartılmıştı.
Yetkililer, başkent Delhi'de bir öğrencinin 2012'de toplu tecavüze uğrayıp, öldürülmesinin ardından cinsel şiddet yasalarını sertleştirdi. Ancak, bu tür saldırıların yine de yaygın biçimde yaşandığı belirtiliyor.
Hindistan’da tecavüz gerçeği siyasetçiler tarafından bir toplumsal sorun olarak görülmemekte, aksine kurbanların kişisel trajedileri olarak algılanmakta. Tehelka gazetesinin yaptığı bir haberde Delhi polisinin tecavüz kurbanlarına karşı gösterdikleri duyarsızlık konu ediliyor. Videolar da polisler “tecavüz mitlerini” destekler tarzda. Gazeteler “Hak etti,” “para koparmak için tecavüz suçlamasında bulundu” gibi ifadeler kullanıyorlar. İşte tam da bu yüzden tecavüz kurbanları şikayette bulunmaktan kaçınıyorlar. Ama geçmişle kıyaslanırsa, kadınlar başlarına gelenlere eskiden ses çıkarmazlarken artık kendilerini daha güçlü hissedip haklarını savunma yolunu seçiyorlar.
1953’den 2011’e kadar olan süreçte Hindistan’da tecavüz vakaları yüzde 873 oranında arttı, rakam acaba yanlış mı diye düşünebilirsiniz, ama ne yazık ki doğru, 2007-2015 arasındaki artış da hiç azımsanmayacak bir oranda; yüzde 9,7.
G-20 ulusları içerisinde kadınlar için Hindistan yaşanacak “en kötü ülke” olarak kabul ediliyor.
Yorum Yazın